Sedat ÇAĞLAR yazdı : SİYASİ İLKELERİM - Niğde Haber Gazetesi

İdeal siyasetçi sorusuna cevap ararken ilk önce siyasetin ve siyasetçinin tanımına bakmak gerekir. Siyaset, demokrasilerde milletin iradesiyle yani seçmenin oyuyla seçilecek olan devleti yönetmeye talip kişiler seçmenden oy isteme şeklidir. Bu şekiller devleti hangi ana amaçla yöneteceklerini, yönetirken hangi kıstaslara uyacaklarını seçmene anlatırlar.
PEKİ İDEAL SİYASETÇİ NASIL OLUR?
İdeal siyasetçide olması gereken vasıflar vardır. Şimdi bunları anlatmaya çalışayım sizlere.
AHLAK
Siyasetçi ahlaklı olmak zorundadır. Çünkü siyasetçi dediğimiz kişi ülkeyi yönetmeye taliptir ve Ülkeyi yönetecek duruma geldiğinde ahlak ilkelerine uygun yönetilmesi gerekir. Bulunduğu konumu korumak adına ya da bulunduğu konumdan daha iyi konumlarına geçmek adına emanet aldığı kutsal devlet ve siyaset görevlerini birilerinin menfaatine vermemelidir. Ahlak başlığı koca bir denizdir. Temsil ettiği milletin onurunu gururunu itibarını düşünerek hareket etmesi gerekir. Aynı şekilde bulunduğu yetkiyi kendine ve yakınlarının menfaatine ve emrine vermemesi gerekir. O yüzden ahlak bir siyasetçide olmaz ise olmaz bir vasıf olarak durmaktadır.
ADALET 
Siyasetçi, ister siyaset sahnesinde ister ise devlet yönetiminde her daim yaptığı her işte adalete göre karar vermeli ve adaleti düşünerek hareket etmelidir.
Adalet bulunduğu makamın hakkını vermekte en önemli kıstasların başında gelir. Olaylara eşit davranma, haklı ile haksız arasında adaletle karar verme, menfaatleri gözeterek haklının değil, haksızın ve güçlünün yanında olma gibi durumlar siyasetçinin adalet ile ilgili verdiği sınavı geçip geçmediğini gösterecektir. Suçu ya da usulsüzlüğü gördüğünde gereğini yapıyor mu yoksa başı ağrır endişesi ile görmezden mi geliyor. Ya da kendine yakın olduğunda dolayı korumaya mı geçiyor bütün bunlar siyasetçinin adalet ile verdiği sınavın göstergeleri olacak.
LİYAKAT 
Liyakat demek, ehil demektir, vasıflı demektir. Verilen iş ile ilgili bilgisi, tecrübesi ve yeteneği var demektir. Eğitimiyle uzmanlık alanı ile verilen görevin birbiri ile uyuşması demektir. Siyasetçinin yakını ve ya kendi güvendiği adamı olacak diye verilecek olan görev ile ilgili hiçbir yeteneği bilgi ve becerisi, tecrübesi olmayan kişilerin devlet ve siyaset görevlerine gelmeleri, başarısız olacak bir yönetimin başlangıcı olmaktan başka bir şey olmayacaktır. Liyakat başlığı da en az ahlak ve adalet başlıkları kadar önemli ve hayati bir başlık olarak siyasetçide bulunulması gereken kıstaslardandır.
TOPLUMA AİT OLMA
Siyasetçi seçileceği toplumun özelliklerini taşımalıdır. Seçmeni ile aynı dili konuşmalıdır. Aynı dili konuşmak demek mecazi bir anlamı vardır. Seçmen siyasetçiye baktığında kendinden bir şeyler görmelidir. Onlar gibi konuşmalı onlar gibi giyinmeli onlar gibi yemeli, içmelidir. Siyasetçi seçileceği toplumun içinden çıkmalıdır. Seçmen siyasetçiyi benimsemelidir ve siyasetçi de o seçmen topluluğuna ait olduğunu bilerek hareket etmelidir. Dışarıdan tanınmayan yaşam tarzı üslubu olaylara bakışı dünya görüşü olarak toplumu ve seçmeni yansıtmayan siyasetçi başarılı olamaz.
HİTABET VE İNANDIRICILIK 
Siyasetçide hitabet özelliğinin gelişmiş olması gerekir. Bana göre hitabet sonradan gelişecek bir şey değildir. Hitabet bir insan doğuştan gelen Allah vergisi dir. Siyasetçi önündeki kitleye hitap ederken kendini dinletmelidir. Dinletirken ikna etmelidir. Dinletirken toplumu sıkmamalıdır. Toplumun dikkatini dağıtmamalıdır. Göz teması kurarak toplumu dikkatle kendisini dinlemeye yitmelidir. Söyledikleri ve konuşurken kullandığı materyaller inandırıcı olmalıdır.
Topluma ve seçmene bulundukları vaatleri gerçek ve gerçekleştirilmesi muhtemel şeyler olmalıdır. Gerçeklikten uzak olamamalıdır. Ayrıca verdiği vaatler toplumun ve seçmenin ihtiyaçlarına ve sorunlarına çare olacak şeylerden oluşmalıdır.
İYİ BİR DİNLEYİCİ
Siyasette iyi bir hitabet gücü kadar, iyide bir dinleyici olmak gerekir. Siyasetçi, karşısında bulunan insana ya da topluma konuşma fırsatı vermelidir. Karşısındakine derdini anlatma, içini dökme şansı vermesi olumlu bir etki olarak siyasetçiye dönecektir. Çoğu zaman eleştirilmekten çekinen siyaset camiası karşısındakilerin konuşmasına fırsat vermek istemez. Bu bence siyasetçiye çok zarar veren bir şeydir. Karsındaki insanların konuşmasının birçok faydası vardır. Birincisi halk muhatap alındığını ve derdini yetkili birilerine anlattığını düşünerek rahatlayacaktır. Bir diğer faydası ise toplumun ne sıkıntıları olduğunu hangi ihtiyaçları olduğunu öğrenebilme şansı vermesidir. Böylelikle Siyasetçi, mevcut durumu sahada doğrudan görebilme imkânı bulur.
TEŞKİLATÇILIK 
Siyaset, Sosyal bir olgudur ve birey olarak yalnız değil toplum olarak insanlar ile yapılması gerekir. Yani ekip işidir. Siyasette iyi bir ekip sahibi olmak için yalnızca bir tek şey ihtiyacımız var. Oda inanmaktır. Birbirilerine inanmış, birbirlerine sadık, motive olmuş bir ekibin karşısında hiç kimse duramaz. Ama klişe bir söz vardır. “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişme” diye. Siyasetçi belirli bir makama ve mevkii ye geldiğinde zor zamanlarını paylaştığı arkadaşlarını unutup kendi yeni arkadaşlar bulmamalıdır. Bu hareket stratejik bir hata olur. Her zaman birbirlerine sadık iyi günde kötü günde birbirlerine sahip çıkan bir ekip başarıya ulaşacaktır.
GÜVEN
Robert Boshc’un tarihe geçmiş bir sözü vardır. “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” diye. Güven, inşa edilmesi en zor şeylerdendir. Eğer güven kaybedilirse tekrar kazanılması ya imkânsızdır ya da çok zordur. O yüzden siyasetçi verdiği sözlerin yerine getirilebilir olmasına çok dikkat etmelidir. Verdiği sözleri yerine getirmelidir. Konuştukları mantığa uygun olmalıdır. Vaatleri gerçekleştirilebilir olmalıdır. İnsanlara olma ihtimali çok zor ve uzak olan vaatlerle gelmeleri güven zedeleyici olacaktır. Ayrıca söylenilen sözlerin doğruluğu çok önemli bir esastır. Yalan, siyasetçiye zarar verecek şeylerin başında gelir.
ÖRNEK OLMA
Siyasetçi; özel yaşamıyla, iş hayatıyla yaşadığı çevreye ve topluma örnek olmalıdır. Davranışları ile örnek bir fert olmak zorundadır. Bir birey olarak yaşantısının bütününde her şeyiyle gençler başta olmak üzere topluma iyi ya da kötü örnek olabilir o yüzden toplumun kabul ettiği örf ve adetlere uygun ahlak kuralları içerisinde örnek bir birey gibi yaşamını sürdürmek zorundadır. Kötü bir davranışı balık baştan kokar diyecek şekilde siyasetçi yapıyorsa bizde yaparız şeklinde algılanabilecektir. İyi yaptığı davranışlarda anne ve babalar çocuklarına kişilik ve karakter olarak siyasetçileri örnek gösterecek duruma gelmelidirler. Kısacası siyasetçi, siyasi, ticari, aile ve özel yaşantısı ile topluma örnek olmak zorundadır.
Bu kıstaslara uygun olacak siyasetçi, toplumda saygı ve itibar görebilir. Sözlerinin bir geçerliliği olur. Alacağı siyasi ve devlet görevlerinde de başarılı olarak hem kendisine hem hitap ettiği topluma hem de devlete faydası olur.