Köyler sessizce boşalıyor. Nüfusları düşen kasabalar köye dönüşüyor. Kırsalda nüfus her geçen yıl düşmeye devam ediyor. Üreten bir toplum tüketen bir topluma dönüşüyor.
Köyler ve kasabalar neden boşalıyor?
Kırsalda yaşayan halkın çoğunluğu aile işletmeciliği dediğimiz modelle geçimlerini sağlamaktadır. Aile işletmeciliği: Aile fertlerinin hemen hemen tamamının çalıştığı bir modeldir. Aile reisi olan babanın liderliğinde erkek çocukların tarla ve arazi işlerini yaptığı, kadınların ve kızların ise evde yetiştirilen hayvanların bakımı ve ev ekonomisine katkı sağlayacak diğer işlerin yapımını üstlendiği bir modeldir. Aile işletmeciliğinde problem erkek çocukların evlenme çağına gelmeleriyle başlıyor. Erkek çocuklar evlendiklerinde ailesi ile aynı evi ve aynı işi paylaşmaya devam ediyor. Aile işletmesinde sahip olunan varlıklar ve kaynaklar yeni bir ailenin giderlerini karşılayacak kapasitede olamıyor. Bu örnek kırsaldan kente göçün en büyük sebeplerinden bir tanesini oluşturuyor.
Kırsal nüfusun hemen hemen tamamı zirai ve hayvansal üretim yaparak geçimlerini idame ettirmektedirler. İnsanlar ikamet ettikleri coğrafyanın iklim ve bitki örtüsüne göre üretim yapmaktadırlar. Arazinin sulu ya da susuz olmasına göre tarlalarını ekmektedirler. Hayvan yetiştiriciliği de coğrafyanın şartlarına göre küçükbaş ya da büyükbaş olarak tercih edilebilmektedir. Bir aile işletmesi arazinin ve iklimin uygunluğuna göre aynı anda tahıl, baklagil, yaş sebze, yem bitkisi ve meyve gibi birçok tarımsal ürünü yetiştirmektedir. Aynı şekilde hem büyükbaş hayvan yetiştiriciliğini hem de küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini aynı anda yapmaktadır. Hepsini birden yapmak isteyen yetiştirici bütün üretimlerini yarım yamalak yapmış olmaktadır. Sonuç ise beklenen gelir elde edilememektedir. Geçimini sağlayacak kadar kazanamayan çiftçi çareyi şehirlerde göç etmekte aramaktadır.
Tarımsal ve hayvansal üretim yapan çiftçinin girdi maliyetlerinin yükselmesi çiftçinin önünde aşılamaz bir engel oluyor. Yükselen girdi maliyetlerinin karşısında üretilen üründen elde edilen gelir giderleri karşılamadığı zaman çiftçi çareyi şehirlere göç etmekte buluyor.
Bütün bunlar nasıl bir sonuç doğuruyor?
Öncelikli olarak ülkemiz tarım ve hayvancılık ülkesidir. Bunun yanı sıra ülkemiz cari açık veren bir ülkedir. Cari açığın kapatılabilmesi için en büyük silah ise üretimdir. Kırsalda gerçekleşen her göç üretime vurulmuş bir darbedir. Kırsalda göç arttıkça ters oranlığı bir şekilde üretimde azalacaktır. Azalan her üretim beraberinde katma değeri de azaltacaktır. Bu durum ülkemizi tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı bir hal aldıracaktır.
Köylerden ve kasabalardan kente yerleşen insanlar şehirlerde vasıfsız bir insana dönüşüyorlar. Nitelikli eleman olmadıkları için iş bulmakta zorlanıyorlar. Bazıları apartmanlarda kapıcılık yaparak, bazılarıysa fabrikalarda vasıfsız işçi olarak çalışmaya başlıyorlar. Tabii ki bunlar kendilerini şanslı hissediyorlar çünkü en az asgari ücret maaşları ve yatan sigorta primleri var. Şanssız olanlar ise gündelik inşaat işlerinde çalışıyorlar, gündelik tarla işlerine gidiyorlar veya kayıt dışı bir şekilde piyasada ara işlerde çalışıyorlar. Kadınlar ise aile bütçesine katkı sağlamak için ev temizlikleri gibi benzeri işlerde çalışıyorlar.
Kiralık ev talebi arttığı için konut bulmakta zorluklar ortaya çıkıyor. Şehirdeki işsizlik oranları artış gösteriyor. İşsizliğin bir arttığı bir toplumda doğru orantılı bir şekilde asayiş olayları da artıyor. İnsanlar üretirken tüketir hale geliyor. Devletin dar gelirliler için kullandığı fon tutarı zaruri olarak artış gösteriyor. Çünkü geçimini idame ettirecek geliri bulmayan insanlar devletin sosyal yardımlaşma fonlarına başvuruyor. Köylerde nüfus azaldığı için köy okulları kapatılıyor. Köyde ailelerinin yanında eğitim gören çocuklar şehirlerde pansiyonlu okullara yerleştiriliyorlar. Bütün bu gelişmelerin toplumda sosyolojik ve psikolojik sonuçları oluyor.
Geri dönülmesi mümkün olmayan en büyük problem ise şehirlere göç eden insanların sahip olduğu arazileri büyük şirketlere satması olmaktadır. Büyük şirketler köylerdeki arazileri toplayarak büyük tarım işletmeleri kurmaktadırlar. Bu şirketler ihtiyaç duydukları insan kaynaklarını çoğu zaman o köyden değil dışarıdan tedarik etmektedir. Gıda harcamalarını köydeki esnaftan değil dışarıdan tedarik etmektedirler. Bu durum köylüleri kendi köylerinde yabancı olmalarına sebebiyet vermektedir.
Peki Neler Yapılmalı?
Aile işletmelerinde evlenen her bir ferdin yeni hane açabilmesi için ve yeni bir aile işletmesi kurabilmesi için devlet yardım etmelidir. Yeni bir hane açılabilmesi için devlet eliyle bir arsa tahsis edilmelidir. Kuracağı ev inşaatı için insanlar desteklenmelidir. İhtiyaç duyduğu tarımsal araziyi veya hayvanları kredi ve teşvik yöntemiyle o kişilere sağlanmalıdır.
Yüksek maliyetli tarımsal girdiler arasında yer alan akaryakıt, elektrik, tarımsal ve hayvansal ilaç, tohum ve benzeri ürünler için katma değer vergisi kaldırılmalıdır. İthal edilen tarımsal girdilerdeki gümrük vergileri de kaldırılmalıdır. Enflasyon karşısında tarımsal girdilerdeki artışın önüne geçilmelidir. Gerekiyorsa devlet girdi artışları için azami fiyat kotası koymalıdır. Tarımsal ve hayvansal üretimde kullanılan her türlü alet, teçhizat ve demirbaşlar devlet imkânlarıyla hibe, destekleme ve faizsiz kredi şeklinde üreticiye sunulmalıdır. Devletin sahip olduğu araziler daha kolay bir şekilde çiftçilerin üretimine açılmalıdır. Yeni tarımsal arazi alacak çiftçiler desteklenmelidir.
Coğrafi şartlara, iklim ve bitki örtüsüne göre çiftçiler branşlaştırılmalıdır. Her çiftçi aynı anda hem kuru tarım hem sulu tarım hem de hayvancılık yapamamalıdır. Şartlar ve fırsatlar hangi ürünü karlı gösteriyorsa çiftçi o ürünü üretmesi için desteklenmelidir. Gerekiyorsa diğer ürünleri yetiştirmesi yasaklanmalıdır. Birbirine benzer birkaç ürünü fazla bir şekilde üretmesi sağlanarak çiftçinin kar etmesi hedeflenmelidir. Devlet üretim yapılmayan boş arazilere destek vermeyi bırakmalıdır. Üretim yapılmayan arsa sahiplerine de destek verilmemelidir. Bunun yerine üretim yapılan arazilere ürün desteği verilmelidir.
Şehirlere göç eden nüfusun tekrar köylerine dönebilmesi için arsa ve ev tedarikinde insanlara yardım edilmelidir. Hayvansal üretim için insanlara ahır alanları tedarik edilmelidir. Tarımsal üretim için tarım arazileri verilmelidir. Sosyal güvenceleri için çiftçi bağ kurlarını birkaç yıl devlet kendi ödeneğinden karşılamalıdır.
Bütün bunlar tüketen bir toplumu üreten bir toplum haline getirecektir. Şehirdeki vasıfsız nüfusu kırsalda nitelikli ve üretim yapan bir nüfusa çevirecektir. İnsanlar üreterek kendileri kazanırken ülkemize de katma değer sağlayacaklardır.