Zorbalığı toplumun her kesiminde görebiliriz. Bazı zamanlar gözlerden uzak bir şekilde yapılan zorbalık, bazen de gözlerimizin içine baka baka da yapılabiliyor.
Zorbalığa bir tanım getirerek yazımıza devam edelim. Fiziki güç ve elde bulundurulan diğer güçlerin kullanımı ile güçsüz olanlara karşı yapılan saldırı olarak zorbalığı tanımlayabiliriz. Toplumda belirgin olarak yaşanan zorbalıkları; aile içi zorbalık, akran zorbalığı, işyeri zorbalığı, internet ve sosyal medya zorbalığı ve siyasi zorbalık şeklinde sıralayabiliriz.
Aile İçi Zorbalık
Aile içi zorbalıklar genellikle ebeveynlerin çocuklarına yaptığı zorbalıklar veya büyük kardeşlerin küçük kardeşlere yaptığı zorbalıklar olarak gözlemlenmektedir. Aile içinde zorbalık cinsiyet ayrımına maruz kalan kız çocuklarında da görülebilmektedir. Bir başka pencereden bakacak olursak ailede üvey baba veyahut üvey anne zorbalığı da yaşanabilmektedir. Üvey baba ve üvey anne zorbalığına üvey abi ve abla zorbalığı da eklenebilmektedir. Bu zorbalıkların tespit edilmesi de aile içindeki kan bağı olan akrabaların gözlemleriyle olmalıdır. Zorbalığa maruz kalan çocuğun kendini ifade edebilmesi için uygun ortamı aile büyüğü sağlamalıdır. Çocuğun zorbalığa maruz kaldığı tespit edilirse aile içerisinde çözüm yolları üretilmelidir. Eğer zorbalık aile içerisinde çözülemiyorsa devletin yetkili organları zorbalığa maruz kalan çocuğu koruma altına almalıdır.
Akran Zorbalığı
Akran zorbalığının görüldüğü yerlerin başında okullar ve sokaklar gelmektedir. Akran zorbalığı olarak da tanımlanan bu zorbalıkta güçlü olan çocuk ya da çocuklar güçsüz olan bir çocuğa karşı şiddet uygulamaktadırlar. Bu şiddetleri saymak istersek; saldırmak ve darp etmek, paraya veya eşyaya el koymak, lakap takmak, küçük düşürücü bir şekilde dalga geçmek gibi birçok örnek verebiliriz. Bu durum zorbalığa maruz kalan çocukta psikolojik ve sosyolojik birçok zarar açmaktadır. Çocuklar içlerine kapanıyorlar. Sokağa çıkmak istemiyorlar. Okula gitmek istemiyorlar. Sürekli korku ve tedirginlik içerisinde yaşıyorlar. Sosyalleşmeleri kesiliyor ve yalnız bir birey olarak yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu ortam içerisinde çocuğun psikolojik sağlığı da bozuluyor. Akran zorbalığının farkına varması gereken ilk kişiler ebeveynler olması gerekir. Ebeveynler çocuklarında belirgin değişiklikleri takip etmelilerdir. Çocuklardaki içine kapanma, sokağa çıkmakta tedirginlik, okula gitmeme isteği gibi durumları aileler gözlemlemelidir. Eğer bu ve buna benzer davranış sergileyen çocuklar varsa ilk önce aileler çocuklarını dinlemelilerdir. Çocuklar rahatça sorunlarını ailelerine anlatmalılardır. Çocuklar ebeveynleriyle çekinmeden iletişime geçebilmelilerdir. İletişim ortamını kuracak olansa ebeveynler olmalıdır. Çocukların maruz kaldığı zorbalık tespit edilince çözüm için aileler harekete geçmelidir. Eğer zorbalık okulda yaşanıyorsa öğretmenlerle bu sorunun çözüm yolları araştırılmalıdır. Eğer zorbalık sokakta yaşanıyorsa zorbalık yapan çocukların ebeveynleriyle sorunun çözüm yolları aranmalıdır.
İşyeri Zorbalığı
İşyerinde yaşanan zorbalıklar toplumda sıkça rastlanan zorbalıklar arasındadır. Bu zorbalık türünde de diğer zorbalıklara benzer şekilde güçlü olan taraf güçsüz olan tarafa fiziki ve psikolojik şiddet uygulamaktadır. Kadın çalışanların gayri ahlaki bir şekilde işyerlerinde cinsel tacize maruz kalması da üzerinde durulması gereken bir zorbalık çeşididir. Kadınlar bu tür olaylarla isimleri anılmaması için çoğu zaman sessiz kalmayı tercih etmektedirler. İşyerlerinde sıkça görülen bir başka zorbalık çeşidi ise ast – üst zorbalığıdır. Üstler makamlarını koruyabilmek için ve hâkimiyetlerini sürdürebilmek için kendilerine rakip gördükleri astlara karşı fiziksel olmasa bile psikolojik şiddet uygulayabilmektedirler. Böylelikle astlarını yıldırmayı planlamaktadırlar. Zorbalıktan bezen astın işi bırakması zorbaların istediği şey olmaktadır. İşyerlerinde görülen bir başka zorbalık türü ise zorbaların kendi yapması gereken işleri bir başka çalışanın üzerine yüklemeleridir. Zorbalar az çalışırken zorbaya maruz kalanlar ise çok çalışmak zorunda kalmaktadırlar. İşyerlerinde böyle durumların yaşanmasının sorumluluğu işverenlerdedir. İşverenler personelleriyle kolayca iletişime geçebilme yetisinde olmalılardır. Personellerin işveren ile çekinmeden iletişime geçebilmesi sorunun tespitinde ve soruna çözüm bulunmasında kritik önem arz etmektedir. İşveren veyahut işyeri yöneticisi zorbalıkların ortadan kalkması için gerekli önlemleri almalıdır.;
İnternet ve Sosyal Medya Zorbalığı
İçinde yaşadığımız çağı; bilgi çağı, internet çağı veya da iletişim açığı olarak tanımlamaktadırlar. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte yaşamımızda da birçok değişiklikler meydana gelmiştir. İnternet hayatımızın birçok tarafını kolaylaştırırken birçok yönünde de yeni tehditler oluşturmuştur. İşte bu tehditlerin bir tanesi de siber zorbalıktır. Özellikle sosyal medya hesapları üzerinden yapılan saldırıları siber zorbalık olarak tanımlamaktayız. Zorbalar hedefe koydukları kurbanlarına sosyal medya hesapları üzerinden saldırmaktadırlar. Kurbanların özel hayatları ile ilgili mahremlerini sosyal medyadan ifşa ederek kurbanları yıpratma politikasına gitmektedirler. Aynı şekilde yalan bilgiler ile kurbanlara iftira atmaktadırlar. Böylelikle kamuoyu üzerinde kurbanların saygınlıklarını ve itibarlarını kaybetmelerini hedeflemektedirler. İnternet üzerinden yapılan bir başka zorbalık çeşidi ise mesaj yoluyla taciz edilme zorbalığıdır. Bu zorbalık çeşidini yaşayanlar ise yine maalesef kadınlar olmaktadır. Kadınlar bu şekilde cinsel şiddete maruz kalmaktadırlar. Siber zorbalıklarla mücadele de en büyük görev sosyal medya şirketlerine düşmektedir. Zorbalıklar ile ilgili önlemler almalılardır. Siber zorbalıkla mücadele için devletin yetkili organları da harekete geçmelidir. Yeni kanunlar yürürlüğe konularak caydırıcı ölçüde cezalar getirilmelidir.
Siyasi Zorbalık
Siyasi zorbalıkta dünya üzerinde çokça görülen zorbalıklar arasındadır. Tıpkı insanlarda olduğu gibi devletlerarasında da zorbalıklar görülmektedir. Güçlü olan devlet ya da devletler güçsüz olan bir devlete karşı zorbalık yapabilmektedir. Devletlerarasında yaşanan zorbalıklara; askeri müdahaleler, ekonomik yaptırımlar, ambargolar, uluslararası arenadan dışlanma, sınırlara taciz, terör örgütü saldırılarını teşvik etme gibi birçok örnek verebiliriz. Devlet yöneticilerinin iktidarlarını koruma uğruna yaptığı zorbalıklarda siyasi zorbalıklar içerisine girmektedir. Bu zorbalık türü özellikle az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Demokrasinin işlemediği ülkelerde diktatörler siyasi zorbalıklar yapabilmektedirler. Kendi iktidarlarına rakip gördükleri kişilere karşı saldırgan tavır içerisine girebilmektedirler. Bazen rakiplerini katledebiliyorlar, bazen onlara hapis cezası verebiliyorlar, bazen de onları sürgüne gönderebiliyorlar. Yine iktidarda olan diktatörler ülkelerinde yaşayan halka karşı sırf iktidarlarını koruyabilmek adına zorbalık yapabiliyorlar. Bütün bu siyasi zorbalığa karşı gelebilecekler ise adil ve eşit bir şekilde çalışabilecek uluslararası örgütler olacaktır.
Zorbalık her şeyden önce ahlaki bir sorundur. Zorbalığa karşı mücadele ahlaklı bir neslin yetiştirilmesi ile başlayabilir. Zorbalıkla kapsamlı mücadele şu şekilde olmalıdır: Toplumda nerede bir zorbalık görülürse zorbalık kime yapılıyor olursa olsun zorbalığa karşı gelmekten sakınmamalıyız.
Son söz: "Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölmeye mahkûmdur." Amie Kaufman