Bizleri bu mübarek ramazan ayına kavuşturan Allahü Teala’ya sonsuz şükürler olsun. Şüphesiz ramazanın en önemli simgelerinden biri de hurmadır. Hurma kelimesi Türkçedir. Hurma, hürmet edilen demektir. Bu meyveye, Türkler arasında mübarek kabul edildiği için, çok ihtiram edilmiş, saygı gösterilmiştir. Zira hadis-i şerifte, ''Âdemoğlunun halası olan nahleye hürmet ediniz.'' buyurulmuştur. Araplar hurmaya, ‘nahle’ demektedirler.
       Allahü Teâlâ Âdem aleyhisselamı yaratmayı murat edince meleklere yeryüzünün çeşitli yerlerinden toprak getirmelerini emretti. Melekler de dünyanın her yerinden çeşit çeşit(siyah, beyaz, sarı, kahverengi...) toprak toplayıp su ile hamur gibi yoğurup  insan şekline getirdiler. Bu şekilde Mekke ile Taif arasında kırk yıl yatıp pişmiş gibi kurudu. Daha sonra muharremin onuncu Cuma günü (aşure) kendisine ruh verildi. Rivayet odur ki Âdem aleyhisselâmın hamurundan bir miktar artmış, ondan da nahle, yani hurma yaratılmıştır. Bu nedenle hurma Âdem aleyhi selamın kardeşi, insanlığın da halası veya amcası olmuştur. 
        Hurma insan bedeninin ihtiyaç duyduğu bütün gıdaları bünyesinde barındırdığı için açlık halinde en faydalı yiyecek olmaktadır. Hicretten sonra Medine'de ilk doğan bebek aşere-i mübeşşereden olan Zübeyr bin Avvam'ın oğlu Abdullah bin Zübeyr doğunca annesi daha bebeği emzirmeden efendimize (aleyhisselâm) götürdü. Peygamber efendimiz çocuğu kucağına alıp bir hurma istedi. Hurma gelince ezip suyundan çocuğun ağzına verdi. Bu gelenek günümüze kadar geldi. Orucu hurma ile açmak sünnettir. (Peygamber efendimiz, taze hurmayla iftar ederdi. Taze hurma yoksa kuru hurmayla, o da yoksa suyla iftar ederdi.) (Tirmizî)
       Hazreti Ömer’in torunlarından ve İslam alimlerinin büyüklerinden olan İmamı Rabbani hazretleri eşsiz eseri Mektubat’ında şöyle buyururlar: (Resulullah “aleyhissalâtü vesselâm) buyurdu ki, (Oruçlu olan kimse, hurma ile iftar etsin. Çünkü hurma bereketlidir). O Server (sallallahü aleyhi ve sellem), hurma ile iftar ederdi. Hurmanın bereketli olması şöyledir ki, onun ağacına (Nahle) denir. Bu ağacın yaradılışında, topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaradılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) nahle ağacına, Âdem oğullarının halasıdır dedi. (Halanız olan nahleye saygı gösteriniz. Çünkü bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıktan yaratılmıştır.) buyurdu. Görülüyor ki, nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmıştır. Nahleye bereket buyurması, bunda her şeyin bulunduğu için olsa gerektir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yenince, insanın parçası, dokusu olur. Böylece hurmada bulunan her şey, insana da aktarılmış olur. Hurmada bulunan sonsuz üstünlükler, bunu yiyende de bulunur. Hurmayı yiyen herkes böyle olur ise de, oruçlu kimse, iftar zamanında, şehvetlerden ve dünyanın geçici zevklerinden temiz olduğu için, hurmadan pek çok istifade eder. Anlattığımız faydaları daha tam ve daha olgun olur. O Server (aleyhiselam): “Mü’minin sahurunun hurma ile olması ne güzeldir.” buyurdu. Bu da belki, hurma insanın dokularına karışınca, insanın hakikatini tamamladığı içindir. Oruçlu iken, böyle şey olmadığı için, bunun karşılığı olarak sahurda hurma yemenin güzel olduğunu bildirmiştir. Hurma yemek, çeşitli yemekleri yemek gibi faydalı olmaktadır. Hurmanın bu bereketi, kendisinde her şey bulunduğu için, iftar zamanına kadar insanda kalır. Hurmanın bu faydası ancak İslamiyet’e uygun olarak yenildiği, İslamiyet’ten kıl ucu kadar ayrılık bulunmadığı zamandır. Tam faydasına kavuşmak için, bir ağacın bir meyvesi olarak değil, bildirdiğimiz topluluğunu, bereketini düşünerek yemek lâzımdır. Yalnız bir meyve olarak yenirse, yalnız madde, kalori faydası elde edilir. İşin iç yüzü bilinerek yenirse, bereketine kavuşulup, ruhu da besler. Bereketine kavuşmadan yemek kusur olur.”
       Bu vesileyle kıymetli kardeşlerimin ramazan-ı şerifini tebrik eder, günahsız olarak bayram sabahına kavuşmamızı Cenabı Allah’tan niyaz ederim.