Niğde İl Müftüsü Osman Ayas Ramazan ayının dayanışma ayı olduğunu belirterek, ilahi dinlerin gönderiliş amaçlarından birisi de insanların fıtri duygularının körelmesini engellemek ve her zaman canlı tutmak olduğundan, inananların yardımseverlik yönleri üzerinde hassasiyetle dururlar. Bu nedenle, dindarlık sadece bedensel ibadetlerin yerine getirilmesi ile başka bir ifadeyle kişinin kendisiyle sınırlı tutulmaz dedi.
Bedensel görevlerin yerine getirilmesi yanında, temel iki unsur daha istenir: bunlardan birsi dinin yaşanması ve değerlerin korunması için fiili çaba içine girmek, gerekirse bu uğurda can vermek, diğeri de hayatı paylaştığı din kardeşlerinin karşılaştıkları maddi manevi sıkıntıların olabildiğince hafifletilebilmesi için onlara destekte bulunmak, böylece zengin ile fakirin dayanışmasını sağlamak, toplumda bir denge kurmak. İslam, bu noktada ekonomik olarak durumu iyi olanların, kendileri gibi olamayanlara maddi destek sağlamalarını, tasaddukta bulunmalarını teşvik etmek suretiyle fıtri yönlerini her zaman canlı tutmaya çalışır. Fakir veya zor durumdaki insanların gözetilmesi, zenginlerin kendi inisiyatiflerine ve merhametlerine terk edilemeyecek kadar önemli olduğundan İslam, bu hususta zorunlu bir payın ödenmesini farz kılmıştır. Bu da kazancın kırkta birinin zekât adıyla Kur'an'ın belirlediği insan gruplarına verilmesidir.
Zenginlerle fakirler arasında bir dostluk köprüsü kurdurabilen ve başka hiçbir dinde örneği bulunmayan zekât, İslam dinini diğer dinlerden ayıran en büyük özelliklerden birisidir. İslam nazarında, Müslüman'ın Allah'ın buyruğunu yerine getirmek amacıyla malından gerek zekat ve gerekse tasadduk amacıyla infakta bulunabilmesi, onun ne kadar dindar olduğuyla ilgili bir durumdur. Namaz ve oruç gibi servetten sarfiyat gerektirmeyen bazı ibadetler bu açıdan zekâta, sadaka-i fıtrı vermeye veya nafile olarak infaka göre çok daha kolaydır. Sonuçta, ibadeti yaptığımızda cebimizdeki para hala yerinde durmaktadır. Durumu yerinde olmasına rağmen zekât ve sadaka-i fıtırdan kaçınarak zorda kalanlara yardım etmekten uzak durarak kulluğu yalnızca namaz ve oruç gibi ibadetlerde aramak ve sadece bunlara titizlenmek, cenneti kolay yoldan talep etmenin başka bir adıdır.
Oysa zekât ile namaz veya oruç emrinin geldiği makam arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisini emreden yüce Allah'tır. Zekât ve sadaka gibi yardım türlerinin insanın malında bir eksilmeye neden olup olmayacağı hususu zihinleri kurcalayan bir problemdir. Buradaki temel sorun Allah'a nasıl inandığımızdır. Eğer O’nun varlığına gerçekten iman ediyor ve O’nu kâinatın sahibi olarak görüyorsak, yapmamızı emrettiği şeyin sonuç itibariyle lehimize olacağını ve dünyadaki yaşamımızı daha bereketli kılacağını kabul etmek durumundayız.
Allah bizi aleyhimize olan işlere yöneltmez. Nitekim Hz. Peygamber bu hususa vurgu yaparak "Sadaka hiçbir zaman malı eksiltmez" buyurmuşlardır. Allah Resulü bir diğer hadislerinde "Her sabah iki meleğin Allah'a dua ederek infak edenlerin mallarının yerine yenisini vermesini, infaktan kaçınanların mallarını da ellerinden almasını niyaz ettiklerini" belirterek, kendimize çeki düzen vermemizi istemektedir. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, üzerimize düşen maddi ibadetleri mutlaka yerine getirme konusunda elimizden geldiği kadar gayret göstermemiz gerektiğini bir kere daha ifade etmek gerekiyor.
Mübarek Ramazan ayının içerisinde zekatlarımızı hesap ederek verilmesi gereken yerlere ulaştırmalı, fitrelerimizi en güzel şekilde sahiplerine, yani fakirlere Bayram öncesinde teslim etmeli, sadakalarımızı da olabildiğince sürekli hale getirmeye, az da olsa her zaman vermeye gayret etmeliyiz.
Sadaka-i fıtır miktarı her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından belirlenmektedir. Bu yıl için sadaka-i fıtır miktarı asgari olarak 70 TL olarak belirlenmiştir. Bu demektir ki 70 liranın altında sadaka-i fıtır olmaz. Ancak üst sınır konusunda herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Verilecek miktarın çok olması fakirin lehine olacağı için bu konuda herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. 70 TL'den az olmamak kaydıyla istenilen miktarda fitre verilebilir ve böyle yapılması çok daha güzel olur. Bayram gelmeden önce fitrelerimizi fakirlere ulaştırabilirsek onların da bayram sevincini yaşamalarına bir katkıda bulunmuş oluruz. Rabbim verdiğimiz ve vereceğimiz zekatlarımızı, fitrelerimizi ve sadakalarımızı en güzel şekilde kabul eylesin.