Miraçtan geriye kalan ve Müslümanların alması gereken mesajları  anlatmaya başlamıştık.
3- Hz. Peygamber Miraç yolcuğunda Mescid-i Haramdan Kudüsteki  Mescid-i Aksa’ya getirildi. Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere imamet etti, namaz kıldırdı ve göklere yolculuk buradan başladı. Mescid-i Aksa bu sebeble tüm Müslümanlar için paha biçilemez değerdedir.  Hz. Peygamber’in aziz hatırasının şahididir ve ümmete emanetidir. Mescid-i Aksa’da öyle bir cemaat düşünün ki içinde Hz. Adem’den Hz. Nuh’a, Hz. İbrahim’den Hz. Musa’ya kadar büyük rasuller var. Böyle büyük ve değerli bir cemaatin imamı da ancak Hz. Muhammed olabilirdi zaten. Bu bağlamda şu iki soruyu sorabiliriz: Miraç neden kendisinden daha değerli olan Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Nebevi’den  değil de Mescid-i Aksa’dan başlamıştır? Hz. Muhammed’in kendisinden önce gelmiş geçmiş peygamberlere imametinin anlamı nedir?
Miracın Mescid-i Aksa’dan başlamasında bir incelik vardır. Hz. Peygamberden öğrendiğimize göre Mescid-i Haram’da kılınan bir rekat namaz 100 bin namaza, Mescid-i Nebevi’de kılınan bir rekat namaz 1000 namaza, Mescid-i Aksa’da kılınan bir rekat namaz 100 namaza bedeldir. (İbn-i Mâce, Sünen, İkâme, 195; Ahmed, Müsned, 3/343, 397) Ayrıca İbn Atıyye’nin de değindiği gibi Miraç sadece Hz. Peygamber’e ayet göstermekten ibaret değildir. Miraç aynı zamanda Hz. Peygamberin bizzat kendisini varlık alemine, tüm alemlere, tüm insanlığa bir ayet olarak  göstermektir. Dolayısıyla Hz. peygamberin  kendisi Allah’ın ayetlerinden (yani Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren delillerden) bir ayettir. Ayrıca bu imamet ve mescid Hz. Peygamber’in diğer peygamberlere, İslam’ın diğer semavi dinlere üstünlüğünün ve onların hükmünün kalmadığının ve fakat Mescid-i Aksa’nın değerinin ölümsüzleştirildiğinin tescilidir. İslam’ın artık tek geçerli din olduğunun ve onun son mübelliği Hz. Muhammed’in önünde kimsenin olamayacağının gösterimidir. Bu açıdan baktığımızda Kudüs ile ilgili Yahudilerin ve Hristiyanların mücadelesi sadece basit bit toprak meselesi değildir. Burada kavga sadece İsrail-Filistin meselesi de değildir. 
4- Hz. Peygamber Mescid-i Aksa’dan gökler alemine çıkarıldıktan sonra Hz. Cebrail eşliğinde kendisine cehennemden ve cennetten bir kesit gösterildi.  Zira o alemler için bir şahitti, cehennemdeki azablara cennetteki nimetlere, cennetin ve cehennemin halihazırda var olduğuna  şahit oldu. Burada şahit olduğu  manzaralardan bazılarını ümmeti aynı hataları işleyip de azap görmesinler veya aynı iyilikleri yapıp mükafata uluşsınlar diye ümmetine anlattı. Bunlardan bazıları şöyledir: “Mîrâc Gecesi’nde cennetin kapısı üzerinde şu ibârenin yazılı olduğunu gördüm: Sadaka on misliyle, borç vermek ise on sekiz misliyle mükâfâtlandırılacaktır. Ben:−Ey Cibrîl! Borç verilen şey niçin sadakadan daha üstün oluyor? diye sordum. −Çünkü, isteyen (çoğu kere) yanında para olduğu hâlde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyâcı sebebiyle talepte bulunur. cevâbını verdi.” “O gece karınları ev gibi büyük içi yılanlarla dolu insanlar gördüm. Cebrail bunların faiz yiyenler olduğunu  söyledi. Yine o gece dudakları deve dudağı gibi olmuş, meleklerin ağızlarına taş koyduğu kişiler gördüm. Cebrail bunların yetim malı yiyenler olduğunu söyledi. Yine o gece vücutlarından bir parça kesilip ağızlarına verilen ve bakır tırnaklarla kendi vücutlarını parçalayan kişiler gördüm. Cebrail onların gıybet edenler olduğunu söyledi. Yine o gece bazı insanlar gördüm önlerinde temiz yiyecekler varken pis şeyler yiyorlardı. Cebrail onların zina edenler olduğunu söyledi.”
5- Hz. Peygamber miraçta beş vakit namazla mükellef kılındı. Bundan sonra namaz müminin en önemli ibadeti, imanı, zikri, miracı, cennetin anahtarı oldu. Bu pencereden bakıldığında mümin için namaz demek miraç demek miraç demek namaz demektir. Mümin diğer ibadetlerden daha çok namaz ile Allah’a yaklaşacak ve O’nun şerefli mekanına yükselecektir.