Dışarısı buz gibi soğuk olsa da içimizi ısıtan bir mevsimdir kış. Sabahleyin çocuklarda bir sevinç, bir heyecan…
—Kar yağmış kar!
—Anne, kar yağmış!
  Şimdi çocuklar, pencereye burunlarını dayamışlar dışarıyı izlemekteler. Evimizin önündeki ağaçlar kar altında daha bir güzel görünüyor. Yoldan birkaç kişi geçiyor. Sıkıca giyinmişler. Gözleri karlı, buzlu yolda. Şimdi yürürken daha bir dikkatliler. Allah korusun, kayıp düşmekte var.
   Kışın eve çekiliriz, kalbimize… Dışarıdaki sesler azalırken; iç ses kendisini duyurur.
   Kendimizi dinlemenin vaktidir.
    “Hayat Bilgisi” kitabında bir kış resmi var. Sevimli mi sevimli…
     Şöyle ki: Şöminede uyumlu alevler, çay çevresinde anne, baba, dede… Çocuk yere uzanmış bir kitabı okumaktadır. Hemen yanında kedi, örgü ipini çekiştiriyor; kendince oynuyor. Her şey yerli yerinde; bir eli yağda, bir eli balda derler ya işte öyle. Mutlu aile görüntüsüdür bu.
     Dertsiz insan olur mu? Başka açıdan bakınca farklı görünüm arz edecektir kış.
Gerçeklere doğru bir teneffüs… Şimdi uzak köyler kar altında, çıkmaz olmuş yollar. Şehir ne yana düşer? Evler içine kapanmıştır. Bir dokun bin ah işit. Odun-kömür var mı, yeter mi? Ekmek, iş, aş var mı? Ve başlayan hastalıklar… Hayatın içinden bir kış resmi: İçinde yoksulluk, çaresizlik ve yaşanan acılar…
       İki ayrı kış resmi bir yerde buluşur: Kar rahmettir, berekettir. “Kışı güzel olan memleketin, baharı da güzel olur” derler. Yaşanan zorluklar, sıkıntılar gelecek güzelliğin, iyiliğin habercisidir.
    —Kardan adam yapalım mı?
    —Kartopu oynayalım.
        Koşarak dışarıya çıktılar. Kış ve çocuk birbirini hasret iki dost gibi. Kar, sevinci çoğaltıyor. Soğuk olsa da dışarısı, umursamaz çocuklar. Kartopu ısıtır avuçlarını. İşte sokak arasında toplanıvermişler. Daha kardan adam yapılacak. Bitmez tükenmez tembihler sıralanır ama nafile. Annelerin içinde bir korku: Ya üşütürse, ya düşerse…
        Uzun kış gecelerinde sohbetlerin tadı da bir başka olur. Şimdilerde insanlar birbirine uzak, yabancı gibi. Komşuluk ilişkileri zayıfladı. Hal hatır sormalar azaldı. İletişim çağındayız ama insanlar sahici yakınlığa, komşuluğa, dostluğa hasret.
         Uzun kış geceleri demiştik değil mi? Peygamber kıssalarının, askerlik hatıralarının, memleket havadislerinin, masalların anlatıldığı demdir. Sohbete doyum olmaz. Evimize ak sakallı bir amca ile hanımı gelirdi şimdi her ikisi de rahmetli oldu. Ne güzel anlatırlardı sanki dillerinden bal akardı! O kış dinlediğim Peygamber kıssalarını hiç unutmadım.
         Evvel zamanda kahveler içilirdi. Çocuklara kahveden pek verilmezdi. Kahve içmek büyüklere mahsustu. Ahir zamanlarda kahve, yerini çaya bıraktı. Sohbete eşlik eden çaydır.
         Çaysız olmaz efendim. Dumanı üstünde sımsıcak çay, kış günlerinde daha bir aranır. Sohbeti tamamlar adeta.
          Sezai Karakoç, “Kar Şiiri” ile başka ufuklara götürür bizleri.
Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın
Allah kar gibi gökten yağınca
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince
Başını önüne eğince
Benim bu şiirimi anlayacaksın
Bu adam o adam gelip gider
Senin ellerinde rüyam gelip gider
Her affın içinde bir intikam gelip gider
Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
Ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
      Gündelik işlerimiz, alışkanlıklarımız karın yağmasıyla sarsılır. Zira olağanüstü bir yaşantıdır bu. Kış bütün görkemiyle çevremizi kuşatmıştır. Hatırlamanın, muhasebenin, yeniden düşünmenin zamanıdır.
     —Haydi eve!
     —Daha kardan adam yapacaktık anne.
     —Yarına kalsın, üşüdünüz.
     —Hayır, üşümedik biz!
    Anne ve çocuklar arasındaki bu tür konuşmalar uzar gider. Çocuklar için kış, yeni bir evrendir; bitmez tükenmez keşiftir. Kış dışarının sertliğini, hayatın gerçeklerini duyurur kendi dilince. Yeni oluşu muştular. Zira toprak kar sularıyla beslenmektedir. Yeryüzü bahara hazırlanır. Gelecek güzel günlerin hazırlığıdır bütün bu devinmeler. Nihayetinde çiçek çiçek bahar gelir; sabrın meyvesidir.
     Sayfalarında rahmet, bereket filizlenen kış kitabını okuyalım derim. Kışın halleri zor olsa da Rabbim bir kolaylığı beraberinde vermektedir. Daha nice kışlara…
Gönül sıcağı daim olsun!
Murat Soyak