Hazreti Âdem ile başlayıp kıyamete kadar devam edecek olan Hakikat medeniyeti, hemen her alanda büyük insanlar yetiştirmiştir. Bunlardan bazıları bıraktıkları eserlerle günümüzde de yaşamaya devam etmektedir. Bu yazıda ‘Gizliden Sesler’ veya ‘Âlemlerin Keşfi’ adıyla dilimize çevrilen, ‘Fütuh’ul Gayb’ adlı eserden kısaca söz edeceğiz. Abdülkâdir Geylâni’nin (1077 – 1165) sohbetlerinden oluşan bu eser yüzlerce yıldır okunmuş, insanlara yol göstermiş ve derin etkiler bırakmıştır. İslam klasikleri diye de adlandırılan bu tür eserler, herhangi bir menfaat düşünülmeden ve samimi bir dille yazılmış olmasından dolayı değerlidir.
Bu eserde çok konu yer alıyor, burada hepsinden bahsetmek elbette mümkün değildir. Mesela duanın önemini anlattıktan sonra şunları söylüyor: “Yaptığın dua, her zaman bu dünyada kabul olmayabilir. Çünkü burada istenenlerin çoğu; zamansız ve yersiz isteniyor. Ama yine dua et, her an Allah’a yalvar; ancak duan kabul olmayınca Allah’a sitem etme! Peygamberimiz bir sözünde buyuruyor ki: Kıyamet günü hesap defterinde insan, yaptığı ibadet haricinde birçok iyilik bulur. Bunları bilemez, sorar, ona şöyle denir: ‘Bunlar dünyada kabul olunmayan dualarının karşılığıdır. İlahi hikmet ve kader gereği orada yerine getirilmedi. Fakat sana mükâfat olarak burada veriliyor.”
Melek, cin, şeytan gibi ruhani varlıklar insanlarda hep merak uyandırmış ve bu konularla ilgili çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kitapta, şeytanla ilgili şunlar söyleniyor:’ Hicri 516 yılında Zilhicce ayının 12. Gecesi bir rüya gördüm… Büyük bir topluluk içindeydim. Şeytan da oradaydı. Tipi erkekle kadın arası bir haldeydi. Etkileyici konuşması vardı. Yüzü buruşuktu. Çenesinde biraz kıl vardı. Görünüşü çirkindi. Sonra yüzüme baktı, hafifçe gülümsedi.’
Abdülkâdir Geylâni, hakikate olan bağlılıkları yönüyle insanları dört kısma ayırıyor: Kalpsiz ve dilsizler, dili olup kalbi olmayanlar, kalbi olup dili olmayanlar ve hem dili hem kalbi olanlar.Bunları örneklerle açıklıyor.
Yazıyı O’nun bir duasıyla tamamlayalım: “Allahım! Ümmeti ve başındakileri, idare edenleri ve edilenleri ıslah eyle. Hepsinin kalplerini iyiliğe yönlendir ve birbirlerine kötülük etmelerine fırsat verme. Ya Rabbi, Sen bizim içimizdeki sırları bilirsin; onları iyiliğe kavuştur. İşlediğimiz günahları da bilirsin; onları da affeyle. Ayıplarımız da sana malumdur; onların da üzerini ört. İhtiyaçlarımızı da biliyorsun; onları da gider. Yasakladıklarını yapmaktan, emrettiklerini yapmamaktan bizi muhafaza eyle. Kul olup onunla izzet kazananlardan eyle bizi; günahlara dalıp da zillete düşenlerden değil. Senin hoşnutluğuna perde olabilecek bütün meşguliyetleri başımızdan al. Bizi senden uzaklaştıracak her şeyden bizi uzaklaştır. Seni anmanın, sana şükür ve kullukta bulunmanın tadını gönüllerimize nakşeyle…”
Allah, bizleri Peygamberimizin şefaatine ve Allah’ın sâlih kullarının himmetine nail eylesin. (Âmin)