Allah’ın insanlara ihsan ettiği nimetlerin en büyüklerinden birisi şüphesiz zamandır. Herşey bir zaman içerisinde meydana gelmekte ve kainattaki kurulmuş saatin tik taklarıyla birlikte biz hiç farkında olmasak da sona doğru gidilmektedir. Mesnevide anlatılan hikayelerden birisinde bu durum şu örnekle anlatılmış: “Bir gün kedinin burnuna kan kokusu gelir. Koklamanın sonunda acıkan kedi kanı bulur. Kan aslında küçük bir bıçağın üzerindedir. Kedi kanı yalamaya başlar. Çok tatlı gelir kan, yaladıkça yalar ve bir süre sonra yalamak istese de yalayamaz. Çünkü kanı üzerinde taşıyan bıçak aç kedinin dilini o, farkına varmadan yavaş yavaş kesmiş ve bitirmiştir. Kedi ilk tadıştan sonra kendi kanını yutmuştur aslında.” İşte insan da buradaki kedi misali farkına varmadan kendine verilen emaneti farkına hiç varmadan yavaş yavaş tüketir. Öldüğünde anlar beyhude geçen anların değerini. Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım dese de onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir buyurmadı mı Allah? (el-Mü’minûn, 63/99-100) Hz. Peygamber ise boşuna dememiş “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.” diye. (Aclunî, Keşfu'l-hafa, 2/312) İşte 12 Ocak tarihinde başlayan üç aylar mevsimi reçeteyi harfiyen uygulayanlar için sonunda pişmanlık vermeyecek çok kazançlı, bereketli bir zamana dönüşebilir.
Bu reçetede dikkat edilmesi gereken ilk husus bazen ihmal ettiğimiz ibadetlerdir. İbadet; kulun Allah’a karşı sevgi, saygı ve bağlılığını gösteren duygu, düşünce ve davranış biçimleri için kullanılan bir terim. (Mustafa Sinanoğlu, TDVİA, 1999, 19/248-252) Hz. Peygamber’in Muaz b. Cebel ile yaptığı yolculukta aralarında geçen diyaloglardan öğrendiğimiz kadarıyla ibadet imanla birlikte Allah’ın kullar üzerindeki hakkıdır. (Buhari, Sahih, Cihad, 46) Rabbimizin “Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz.” dediğini Peygamberimizden öğreniyoruz. (Buhari, Sahih, Rikak, 38) “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar.” diyen de yine Hz. Peygamber’dir. (Ebu Davud, Sünen, Salat, 149) Bu bağlamda ibadetin ihmal edildiği veya ihmal edilenlerin telafi edilmediği bir zaman değersizleştirilmiş, zâyi edilmiş, hakkı verilmemiş sermayeden başka bir şey değildir. Şimdilik yazımı üstad Necip Fazıl’la (ö. 1983) bitiriyorum:
Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum?
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
Diyorlar bana, kalsın şiirde sözde yerde?
Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde.
Anladım işi; San'at Allah'ı aramakmış?
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.
ZAMANI DEĞERLENDİRME REÇETESİ (1. BÖLÜM)
Dr. Yavuz Tuğberk
Yorumlar