Genetik araştırmalar hususunda bilim dünyası ve insanlık adına çok dikkatli olmalıyız!
Nitekim gen düzenlemeleri, istenmeyen çok tehlikeli sonuçlara da neden olabilir!
Bu makalemde, yakın bir zaman önce dünyada çok büyük yankılar uyandıran bir araştırma haberinden bahsetmek istiyorum. Çok önemli ve dikkatli olunması hususunda gerek konferanslarımda, neşrettiğim kitaplarımda gerekse katıldığım TV programlarında ehemmiyetine binaen mevzubahis ettiğim bu “Gen Düzenlemeleri” konusunun tehlikeli boyutlarını da ele almıştım.
Bildiğiniz gibi, Çinli bir bilim insanının ikiz bebeklerin genlerinin yapılarını değiştirmesi ile ilgili, ilk kez 1993 yılında bakterilerde keşfedilen “CRISPR-Cas9” isimli “Gen Düzenleme” tekniğini kullanarak araştırma yaptığı ve bunda da başarılı olduğu haberi uluslararası tıp camiasında büyük bir infiale sebebiyet vermiştir.
2015 yılında, aralarında gen düzenleme tekniğini geliştiren bilim insanlarının da bulunduğu on iki kişilik bir bilim heyeti, insan genlerinin düzenlemesi konusu ile ilgili olarak bir araya gelmiş ve bu tekniğin insanlık için çok büyük bir potansiyel olduğu ve bu hususta bilim dünyasında “İleri derecede hassasiyet ve mesuliyet duygusunun taşınması ve dikkatli olunması” ana temalı bir bildiri yayımlamıştı.
Nitekim bu mesuliyet ve ahlaki değerlere sahip olmayan birinin çıkıp, insanoğlunun genleri ile oynayarak nesiller boyu sürecek çok tehlikeli neticelere sebebiyet verebileceği korkusunu taşıyorlardı.
Zira bu korku haksız da değilmiş! Çünkü bu toplantıdan üç yıl sonra, Çin’in Guangdong eyaletinin Şıncın kentindeki üniversitede görevli bilim insanı Hı Cienkui’in, “İkiz embriyoların, insanda AIDS virüsünün vücuda girmesinde ana kapı görevini gören CCR5 genlerinin yapılarını değiştirdiğini ve ana rahmine aktararak hamileliğin sonunda genetiği değiştirilmiş ikiz kız bebek dünyaya geldiği” iddiaları bilim camiasında bomba etkisi yarattı ve haklı olarak da şiddetle kınandı.
Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nden genel direktör Tedros Adhanom, Çin’de bu bilim insanının “Bebeklerin genetiğini değiştirdiği” iddiasının ardından “Gen düzenlemelerini” araştırmak amacıyla bir heyet oluşturulacağını da bildirildi.
Yine, “Açık kılavuz ilkeler” olmadan “Gen düzenlemelerinin” yapılamayacağına dikkati çeken Adhanom, etik ve sosyal güvenlik konularını kapsayan “Standart ve kılavuzların” belirlenmesi için DSÖ’nün, uzmanların yer aldığı heyet oluşturmaya karar verdiğini ifade etmiştir.
Çin’li bilim insanı Hı Cienkui, tüp bebek tedavisi gören 7 çiftin embriyolarının DNA’larında gen düzenleme yöntemiyle değişiklik yaptığını, genleriyle oynanmış ilk ikiz “Lulu”” ve “Nana” isimli kız bebeklerin dünyaya geldiğini iddia etmişti. Bilim insanı (!) Hı’nın çalışmasında, enfeksiyonları ilaçla bastırılan HIV taşıyan babaların spermlerinin laboratuvar ortamında HIV olasılığından temizlendiği, daha sonra embriyo oluşumu için tek bir spermin tek bir yumurtaya yerleştirildiği, bundan sonraki aşamada gen düzenleme yönteminin devreye sokulduğu belirtilmişti. Bu haberin ne kadar doğru olduğu bilinmemektedir!
Nitekim insanda AIDS virüsünün vücuda girmesinde ana kapı görevini gören “CCR5 geni” olduğu bilinmektedir. Bu kapı ortadan kaldırılınca bu ihtimal de elimine edilmiş olmaktadır. Lakin daha önce yapılan deneylerde, istek dışı kansere kapılar oluşturmuş bu “Cas9 enzimi”nin başka dirençleri yıkarak bazı hastalık kapılarını da açtığı bilimsel olarak bildirilmiştir.
Gerekli tıbbî ve etik müsaadeleri almadan deneyi yapan doktorun savunmasında, bu genetik müdahalesinin sebebinin, ikizlerin babalarında AIDS olduğu ve çocukları bu hastalığa karşı dirençli hâle getirmek gayesi güttüğü idi.
Bu girişimi izinsiz yaptığı gerekçesi ile de doktorun üniversiteden atıldığı ve Guangdong Eyalet Sağlık Komisyonunun, uluslararası düzeyde bir bilim insanları kurulunca soruşturmaya tabi tutulduğu haberleri yayıldı!
Bu vesile ile bu “CRISPR-Cas9” tekniği hususunda kısa bir ilmi açıklama yapacak olursak; bu metoddaki “Cas9” isimli enzim, virüs DNA’sını makas gibi kesip onu etkisiz hâle getirir.
İnsanlık yararına kullanıldığında çok faydalı sayılabilecek bu girişim, kullanım itibarıyla da kolay bir yöntemdir.
Ancak, DNA tamiri esnasında hâliyle genin orijinal dizilimi de bozulmuş ve normal fonksiyonunu kaybetmiş de oluyor.
Ayrıca bu enzim, sadece hedef gen dışında başka genlere de etki edebilmekte ve daha farklı tehlikeli sonuçlara neden olabilmektedir! Şayet bu “Cas9 enzimi”, tümör oluşumunu engelleyen genlerin de yapısını bozarsa varın düşünün felaketi...
Yıllar önce, Fransa’da gen tedavisi uygulanan çocukların çoğunda kanser ortaya çıktığını ve bu nedenle de bu araştırmaların bir süre askıya alındığını bilimsel literatürden öğrenmemiş miydik!
Bu tehlike, “Cas9 enzimi” tekniği için de söz konusudur. Vücudun diğer hücrelerinin DNA’sında yapılan değişikliklerinin aksine, eşey (sperm ve ovum) hücrelerindeki değişiklik, insan türünün DNA’sını ve üreme gen havuzunu değiştirir ve dolayısıyla nesiller boyu ilelebet devam edecek çok tehlikeli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunun hesabını kim verebilir!
Dikkat! Yüz bin kere dikkat! Zira kaş yaparken göz çıkartmayalım!
“Yeni bir insan ırkının” ayak sesleri olan “Tasarım Bebekler” tehlikesi de cabası...
Biliyorum, kısmen bilimsel bir yazı oldu. Ama arada bir böyle scientific (!) makaleler de yazmak gerek!
Rubaimizle nefeslenelim...
TEK CAN UÇALIM
— — • / • — — • / • — — • / • —
(Mef’ûlü, Mefâîlü, Mefâîlü, Feûl)
Aşk meclisi, meşk meclisi hemcan olacak!
Leylâ gibi hep hûrileşen can olacak.
At tülleri, gir koynuma, örtün geceyi,
Bak, gör! Bizi tek can uçuran an olacak!
(İsmail Hakkı AYDIN)