Şehirler vardır uzakları yakın eyler. Şehirler vardır inancın, mücadelenin, azmin timsalidir. Şehirler vardır muştu yüklü, umut yüklü. Şehirler vardır kadim zamanlardan geleceğe hep ışıklar içinde.
Kudüs, ey Kudüs! Sezai Karakoç'un ifadesiyle "Ve Kudüs… Gökte yapılıp yere indirilen şehir." Peygamberler yurdu. Çölü aşan irade, ışık ışık yürüyüş ve ilk yöneliş: Mescid-i Aksa. Solmaz bir hatırayı taşıyor Kudüs gökleri. Yükseliş zamanı dua dua... Kudüs, miraç için seçilmiş mübarek belde. Yeniden diriliş adına müstesna bir şehir. "Yürü kardeşim, ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin" der Nuri Pakdil.
Yaşanan yıkımlara, acılara, kıyımlara rağmen ümmetin ve insanlığın varoluş mücadelesi dün olduğu gibi bugün de devam ediyor. Kudüs tarih boyunca neler görüp yaşamış dile gelse de bir bir anlatsa. Hz. Ömer’in fethettiği şehir. Adaletin ve merhametin hüküm sürdüğü altın yıllar yaşandı. Nureddin Zengi'nin mücadelesini ve şarkın büyük sultanı Selahaddin Eyyûbi'nin Haçlılara karşı kahramanlığını, yiğitliğini hep şükranla, minnetle anıyoruz. 1517 tarihinde Yavuz Sultan Selim ile başlayan Osmanlı zamanları… Ceddimiz dört yüz sene mübarek Kudüs ve çevresine hizmet etmiş. Yetmiş iki millet birlik, beraberlik ve huzur içinde asırlarca yaşamışlar. İnsanlık şimdi o barış ve esenlik günlerini hasretle arıyor.
Huzurun, mutluluğun, refahın kök salıp geliştiği topraklar bir zaman gelmiş fitne ateşinde yanıp kavrulmuş. Zalimler elinde, kan emici devletler elinde kötülük yaygınlaşmış. Düşman kuvvetlerinin eline geçen Kudüs, 1917 senesinden bu yana yaralı ve kederli... Evvel zamandan şimdiki zamana bütün yaşananlar Kudüs'te derin izler bırakmış.
Kudüs, kanayan yaramız. Yürek sızısı hiç dinmedi. Kara gözlü çocuklar sapan taşlarıyla zalimin üzerine üzerine gidiyor. Issızlığın, kimsesizliğin ortasında adım adım direniş... Ümmetin suskunluğu neden? Hanzala yıllar var ki üzgün, kırgın.
Umut daima yoldaşımız. Kapılar açılır, gönül köprüleri kurulur. Uyanış, diriliş rüzgârı eser. Kudüs göklerinde rahmet bulutları toplanır. İnceden bir yağmur başlar. Toprak sevinir. Gün olur devran döner elbet. Sular şırıl şırıl akar. Ağaçlar yeniden çiçeğe durur. Selâm olsun.
*
DİRENİŞ TAŞI
kudüs göklerinde masumların ahı
yollar tutulmuş, gün ortası karanlık
kan ağlayan anne, kapı eşiğinde
bütün mazlumlar için ağıt
her çığlık ile dağlanan derin yara
seyirci dünya, suskun dünya
çağa gölgesi düşen firavun’a karşı
sürgün verecek dal, direniş taşı
*
MAZLÛM
filistin için
biz, izlerken celladı
gece uzadıkça uzar
yıkılmış bir şehir
söz yetmez şimdi
kan ağlar ya kan ağlar
kaç yıl geçti aradan
bayram dediğin zehir
yine yaralı çocuklar
hissemize düşen ateş

yangın içinde anne
bir başına direniş
acılar ülkesinde
*
AĞIT
altı yaşında halid velvil
kanlar içinde gömleği
bir yardım umar babası
duymaz mı kimsecikler
hani kuşlar hani bulutlar
koptu uçurtmanın ipi
son nefeste halid velvil
*
YARALI
gülünce gül açmaz oldu
mayın ekili tarlamız
sesini yitirir avcı elinde
nerede kuş var nerede
yok buğdayımız
doğru kılığında süslü yalan
kanlı kelimeler çağındayız
çiçeği ezip geçti tank
göç göç oldu garipler
bu yol sığınağa mı gider
kolsuz kanatsız
Murat SOYAK