Suriye’de başlayan hayat, savaşla altüst oldu ama Şerhan Al Mıhaymıd Elcadan için bu sadece yeni bir başlangıçtı. 7 yıl önce ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınan Şerhan, burada zorluklara boyun eğmeyerek akademisyen olma hayaline adım adım yaklaştı. Bugün, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlamış bir kadın olarak Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nde akademik kariyer yapmak istiyor.
SIFIRDAN BAŞLADI, HAYALİNİ HİÇ BIRAKMADI
Suriye’de Al-Furat Üniversitesi Arap Dili ve Bilimleri Bölümü'nden mezun olan Şerhan, aynı üniversitede İngilizce bölümünü de tamamladı. Türkiye’ye geldikten sonra lisans diploması için denklik aldı. Eğitim yolculuğunu burada da bırakmadı; Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde yüksek lisans programına kabul edildi.
Ancak bu başarı, kolay gelmedi. Şerhan her sabah dört çocuğunu tanıdıklarına emanet ederek Niğde’den Nevşehir’e uzun yollar kat etti. Hayat, ona türlü engeller çıkarırken o, yüksek lisans tezini kararlılıkla yazdı, sınavlarını başarıyla geçti, çocuklarının gözünde bir kahraman olmayı başardı.
DESTEK EN YAKININDAN GELDİ
Şerhan’ın bu zorlu yolculuğundaki en büyük destekçisi ise eşi oldu. Suriye’de hemşire olarak çalışan eşi, Türkiye’ye geldikten sonra mesleğini yapamaz hale geldi. Ailesini geçindirebilmek için Niğde’de sanayiye girip işçilik yapmaya başladı. Ama tek görevi bu değildi; aynı zamanda Şerhan’ın en büyük moral kaynağı, en sağlam omuzuydu. “Hayalimiz ortak” diyerek eşine her daim inandı ve yanında oldu.
BİR KADIN, BİR ANNE, BİR AKADEMİSYEN ADAYI
Dört çocuk annesi bir kadın olarak Şerhan’ın hikâyesi, yalnızca bir akademik başarı değil; aynı zamanda azmin, emeğin ve inancın portresi. Çocuklarına hem iyi bir gelecek hem de güçlü bir rol model olmak isteyen Şerhan, şimdi Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde akademik kadroda yer alarak bilime katkı sunmayı ve gençlere ışık olmayı hedefliyor.
“HAYAT NE KADAR ZOR OLURSA OLSUN PES ETMEDİM”
Şerhan Al Mıhaymıd Elcadan, yaşadığı tüm zorluklara rağmen yılmadı. “Hayat ne kadar zor olursa olsun pes etmedim. Çünkü benim çocuklarım vardı, çünkü bir hayalim vardı” diyen Şerhan, Türkiye’deki tüm kadınlara ve sığınmacı annelere ilham olacak bir başarı hikâyesi yazdı.
Şerhan’ın hikâyesi, sadece bir başarı öyküsü değil; umudun, direncin ve inancın ta kendisidir. Savaşın yıkıp geçtiği bir coğrafyadan, sırtında geçmişin ağırlığıyla ama kalbinde geleceğe dair büyük bir umutla yola çıkan bir annenin hikâyesidir bu.
Dört çocuğunu geleceğe taşımaya çalışan, her sabah onları geride bırakıp eğitim için kilometrelerce yol giden bir kadın… Şerhan, yalnızca kendi hayalini değil, aynı zamanda bir neslin umudunu da sırtlanarak yürüdü bu yolda.
Bugün Şerhan’ın yüksek lisans diploması sadece bir belge değil; fedakârlıkla örülmüş bir yaşamın, gözyaşlarıyla yoğrulmuş bir mücadelenin nişanıdır. Bu satırları yazarken bir akademik başarıdan çok daha fazlasını görüyoruz: İnsani bir zafer, sessizce verilen büyük bir savaşın galibiyeti…
Şerhan gibi kadınlar, yaşadıkları tüm acılara rağmen dimdik ayakta duran, hayallerinden asla vazgeçmeyen ve yaşama yeniden tutunmanın yollarını bulan isimsiz kahramanlardır. Bizlere düşen ise, bu hikâyeleri görünür kılmak, takdir etmek ve ilham almaktır.
(Abdullah BAYAR)