Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki zihinlerimizi ve hissiyatımızı yönlendireceğimiz şeyler her ay değil her gün değişiyor. Daha bir meselenin ne olduğunu ve bu olay karşısında hangi duygulara sahip olacağımızı anlamadan gündem değişiyor. Bu modern hayatın, teknolojik gelişimlerin ve dünyevileşmenin tabii bir sonucu. Ancak bir Müslümanın daima kendi iç gündemi olmalıdır. Çeşitli akımlar, inançlar, kötülükler, musibetler karşısında sabit ve dimdik durabilmelidir. İşte Hz. Peygamber’in doğum yıl dönümü bu açıdan değerlendirilebilir. Bu bağlamda farklı alanda bir çok bilgi içeren Kur’an’ın Hz. Peygamber’i nasıl anlattığı, onu hangi yönleriyle tanıtıp sunduğu ve öne çıkardığı önem arzetmektedir.

Kur’an Hz. Peygamber’in öncelikle bir beşer, insanlardan insan olmasına yer verir. Mesela Kehf suresinin 110. ayetinde “Deki: Ben de sizin gibi bir beşerim. Ancak bir farkla ki bana vahyediliyor.” denilmiştir. Yine insan olmanın bir sonucu olan hata yapma ile ilgili olarak Hz. Peygamber’e yöneltilen ikaz ve eleştirilere yer verilmiştir. Mekke’de indirilen Abese suresi bu hususa örnek verilebilir. Rivayete göre Hz. Peygamber etrafına toplanan toplumun ileri gelenlerine belki Müslüman olurlar ve onlarla beraber bir çok kişi de Müslüman olur inancıyla tebliğ ve irşatta bulunmaktaydı. Tam böyle bir ortamda kör olan Abdullah b. Ümmi Mektum geldi ve Peygamberimizden nasihat istedi. Hz. Peygamber ise onun bu ortamdaki isteğinden rahatsızlık duydu ve ona iltifat etmedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in davranışını eleştiren Abese suresinin ilk ayetleri indirildi. Kur’an’da hiçbir insanın ölümsüz olmadığının bildirilmesiyle beraber Hz. Peygamber’in de ölümsüz olmadığı yine aynı bağlamda Enbiya suresi 34. ayette beyan edilmiş ve “Biz senden önce kimseye ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen öleceksin de onlar ebedi mi kalacaklar?” denilmiştir.

İkinci olarak Kur’an Hz. Peygamber’in kainatta icra edeceği görevlerden ve seçilip gönderilme gerekçelerinden de bahsetmektedir. Bir çok ayette yer verilen bu konu aynı zamanda Peygamber’in yolundan giden veya onun makamını ihraz eden herkesin yüklendiği görevleri ve vasıfları içerir. Medine’de indirilen Cuma suresinin 2. ayetinde Hz. Peygamber’in içinden çıktığı toplum gibi ümmi olduğu zikredildikten sonra ayetleri okuyup aktardığı, insanları manen temizlediği, kitabı ve hikmeti öğrettiği beyan edilmiştir. Konuyla ilgili diğer ayetlere bakıldığında ise onun tebliğ, davet, irşad, tebyin, müjdeleme, korkutma/uyarma, ihtilaf edilen hususlarda hüküm vermek, insanlara/ümmete bir rahmet ve şahid olarak gönderildiği anlaşılmaktadır.

Üçüncü olarak Kur’an onun en yüce bir ahlak üzere olduğuna yemin edip güzel ahlakına dair örneklere yer vermektedir. Mesela Yasin suresinin hemen başında onun dosdoğru olduğu, Tevbe suresinin 128 ve 129. ayetlerinde onun çok değerli, müminlere düşkün, merhametli, insanların sıkıntıya düşmesinden rahatsız olduğu ifade edilmiştir. Al-i İmran suresinin 159. ayetinde insanlara güzel davranması ve bunun sonucu anlatılmıştır.

Dördüncü olarak Kur’an Hz. Peygamber’in gaybı ( yani akıl ve duyularla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanını) bilmemesi üzerinde durmuştur. Araf suresi 188, Hud suresi 31 ve Enbiya suresi 50. ayetlerinde hep aynı hakikat söylenmiştir: “Hz. Peygamber gaybı bilmemektedir.” Fakat Cin suresi 26. ve 27. ayetlerde hiç kimsenin gaybı bilemeyeceği ve Allah’ın gaybı seçip razı olduğu kimselere açabileceğine temas edilmiştir. Bu bağlamda Allah’ın Hz. Peygamber’e de gayba dair bilgiler vermiş olabileceği anlaşılmaktadır.

Beşinci olarak Kur’an onun en güzel örnek olmasına vurgu yaptıktan sonra ibadet hayatından da bahsetmektedir. Mesela İsra suresinin 79. ayeti ve Müzzemmil suresinin 2. ayetinde onun gece ibadetinden bahsedilmiştir. Yine Müzzemmil suresinde Kur’an’ı ağır ağır okumasına temas edilmiştir. Ayrıca müminlere çok düşkün ve merhametli olan Hz. Peygamber Furkan suresinin 30. ve 31. ayetlerinde geçtiği üzere tek hususta şikayetçi olacaktır ki o da ebedi mucize Kur’an’ın mehcur/terk edilmiş halde bırakılmasıdır. İbn Teymiye bu “tehcir”in kapsamını geniş tutmuş ve Kur’an’ı okumayan, okuyup anlamayan, onunla hükmetmeyen, onunla ilgilenmeyen herkesin Kur’an’ı terk etmiş olduğunu dile getirmiştir.

Altıncı olarak Kur’an örnek olması hasebiyle Hz. Peygamber’in aile hayatının değişik yönlerine temas etmiştir. Özellikle yerleşik hayata geçilen ve evliliklerin yapıldığı Medine’de indirilen surelerde Hz. Peygamber’in özel hayatı denilebilecek alanla ilgili ayetler yer bulmaktadır. Bu ayetler Ahzab suresinin 28-29, 32-37, 50-53, Nur suresi 11-22 ile Tahrim suresinde yoğunlaşmaktadır. Bu ayet grupları içerisinde Kur’an’ın Hz. Peygamber’in eski evlatlığının boşadığı Hz. Zeyneple evliliğine ve Hz. Aişe’nin yaşadığı iftira hadisesine bile yer vermesi dikkat çekicidir.

Yazımızda ana hatlarıyla Kur’an’ın Hz. Peygamber’le ilgili olarak öne çıkardığı hususlar verilerek genel bir Kur’anî çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Sayısız salat, selam, tahiyye ve ikram Rasulullah’ın üzerine olsun.

(Yavuz Tuğberk)

Muhabir: Niğde Haber