Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Niğde Belediye Başkan Aday tanıtımı için Niğde’ye gelerek, aday tanıtımı sonrası çeşitli temas ve ziyaretlerde bulundu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan kentte düzenlediği basın toplantısında partisinin Niğde Belediye Başkan adayı Ümit Güngör’ün tanıtımını da yaptı.
HERKES HAYAT PAHALILIĞINDAN ŞİKAYETÇİ
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Niğde’deki gerçekleştirdiği basın toplantısında; ‘’Niğde ‘ye geldik buraya gelene kadar insanlarımızla sohbet ettik, emeklilerimiz bizim halimiz nice olacak dediler. Yani adeta bir feryat söz konusu tüm Türkiye'de. Herkes hayat pahalılığından şikâyetçi. Herkes zamlardan şikâyetçi. Herkes fiyatlardan kiralardaki artışlardan şikâyetçi. Maaşla ev alma dönemi çoktan kapandı. Bir dönem bunu yaşamıştık. Memurlarımız, işçilerimiz böyle biraz peşin ödeyerek, biraz borçlanarak ev alabiliyordu bu ülkede. Şu anda sabit maaşla geçinen bir vatandaşımızın ev alması artık imkânsızlaştı. Araba almak bile çoğu vatandaş İçin artık bir hayal oldu. Bırakın ev almayı, araba almayı insanlar kirasını ödemekte güçlük çekiyorlar. Emeklerimiz maaşlarıyla geçinmeyi falan teslimatı acaba sokakta kalırsam benim halim nice olacak endişesine düştüler şu anda. Bir emeklimizin eğer Evi kendi değilse, emekli maaşının kiraya yetmesi mümkün değil bu ülkede. Yoksulluk hızla yaygınlaşıyor ve derinleşir. Bakın sizinle bazı rakamları paylaşmak istiyorum. Rakamlar önemli. Rakamları sayıları anacağız ki niye bu ülkenin ekonomisi bu hale düşmüş. Bunu hep beraber iyi anlayalım’’ dedi.
MERKEZ BANKASI KUR KORUMALININ KUR FARKINI PARA BASARAK ÖDÜYOR
DEVA Genel Başkanı Babacan; ‘’Biliyorsunuz bundan tam iki sene önce Sayın Erdoğan şapkadan bir tavşan çıkardı. Ama bir baktık 1970 model bir tavşan. Adı kur korumalı mevduat. Yani bu ne demek Bankaya paranı yatır. Faizini de al. Ama eğer o faiz yetmezse döviz kuru ondan daha fazla artarsa ben sana farkını ayrıca vereceğim, korkma demek. Yani faiz üstüne faiz ödeyeceğim demek ki. O gün Polatlı Ticaret Odası'nda ertesi gün bizim programımız vardı. Çiftçilerimizle, sanayicilerimizle buluşmamız vardı. Dedim ki bu dedim tam hazineyi batırma projesi. Bu ülkeyi batırma projesi. Rahmetli Özal'ın bundan tam kırk sene önce bunu kaldırın. Bu kötü bir şeydir. Bu enflasyon, bu memlekette yıllarca yüksek seyrettiyse bu kur korumalı mevduat yönündendir dediği gençlere vasiyet ettiği bir sistemi Getirdiler bu ülkenin başına kırk sene sonra tekrar sardılar. Kur korumalı mevduata ödenen kur farkını söyleyeceğim şimdi size. Faiz yetmiyor. Üzerine bir de kur farkı ödüyor ya. Bu kur korumalı mevduatlar. Bu sene, geçen sene, geçen sene temmuz ayına kadar ödenen rakam arkadaşlar,300 milyar lira. Bu yetmedi Merkez Bankası da şu seçimden bu yana bin 800 milyar daha ödedi. 300 milyar üzerine 800 milyar daha ödendi. Bu kur korumalı mevduata. Şöyle bir mukayese edelim. Çiftçimize iki bin yirmi dört bütçesinde ayrılan ödenek ne kadar biliyor musunuz? Türkiye'deki bütün çiftçiye tarım için verilen desteğin tamamı. 91 milyar lira. Kur korumalı mevduata geçen sene seçime kadar ödedikleri 300, seçimden sonra ödedikleri 800, topla bir trilyon 100 milyar ediyor. Çiftçiye veren sadece 91 bin yani çiftçimize ödediklerinin 13-14 mislini geçen sene kur korumalı mevduata ödediler. Ayrıca mücadele edeceğim diyordu değil mi? Nas diyordu. Bir rakam daha vereyim. Bu senenin bütçesinde faiz için ayırdıkları para bir trilyon iki yetmiş üç milyar lira. Bu senenin bütçesine faizlisiniz. Kural mevduatı bıraktım kenara şimdi bakın. Faizden bahsediyorum. Buz gibi faizden bahsediyorum. Bir trilyon 273 milyar lira faiz. Çiftçiye ödenen? 91 milyar. Şu kur korumalı mevduata ödediğini toplayın. Haydi ödediniz toplayın. E diyorum size 2 buçuk trilyon. Bu ne demek arkadaşlar? Çiftçiye yapılan ödemenin tam otuz mislini tam otuz mislini. Kur korumalı mevduat diye ve faizciye zaten parası olanı veriyorlar. Ondan sonra da bu ülkede enflasyonu düşürmekten bahsediyorlar’’ diye konuştu.
ONLAR KUR FARKINI ÖDEDİKÇE VATANDAŞ PEYNİR ALAMIYORBabacan konuşmasının devamında; ‘’Merkez Bankası kur korumalının kur farkını para basarak ödüyor, para basarak. Merkez Bankası'nın sadece seçimden bu yana bastığı para sekiz yüz milyarı geçti. Para bastıkça ne oluyor Merkez Bankası? Herkesin cebindeki paranın değeri düşüyor mu? Emeklimizin maaşının değeri düşüyor mu, İşçimizin maaşının değeri düşüyor mu? Düşüyor. Ve böylece seksen beş milyonun cebindekinden alıp toplayıp bir avuç insana zaten parası olan insana ödüyorlar bunu. Buna da ekonomi yönetimi diyorlar. Buna da ben ekonomistim. Benim alanım ekonomi diyebiliyor ülkenin Cumhurbaşkanı Bunlar yetmiyor. Bir de üstelik ne yapıyorlar? Vergi arkasına verdi. Ya şu seçimden bu yana. Artmayan vergi kaldı mı ya? Hangi vergi kalemini ele alırsanız alın artış üstünde artış var. ÖTV'yi defalarca artırdılar. KDV'yi yüzde sekizler ona On sekizden yirmiye çıkarttılar. Bebek belindeki KDV'yi yüzde seksenden yüzde yirmiye çıkarttılar ya rakibi değil. Bu millet bu kadar hızlı yoksullaşmayı daha önce hiç yaşamamıştır arkadaşlar. Daha önce hiçbir zaman bu ülke bu kadar hızlı yoksullaşmamıştı. Çünkü bir doğa vardır biliyorsunuz. Allah gördüğünden geri koymasın diye bir dua vardır değil mi? Yani önce bir refah seviyesine ulaşırsınız sonra onun Altına düşersiniz ya, o kötü bir durumdur. Öyle bir duamız vardır bizim. Allah gördüğünden geri koymasın diye. Maalesef şu anda 85 milyon gördüğünden daha kötü bir seviyeye düşmüş durumda. Devlet işi gücü bıraktı. Kur korumalı mevduata para yatırıyor. Para basıyor oraya aktarıyor kasıyor. İşçiden kısıyor kur korumalıya para yatırıyor. Vergiyi arttırıyor oraya yatırıyor. Onlar kur farkını ödedikçe vatandaş peynir alamıyor. Onlar ödedikçe kur farkı gençler çıkıp bir kahve içemiyor. Onlar kur fark ödedikçe emekliye maaş vermek için paraları yetmiyor Oraya para ödedikçe çiftçimiz perişan olmaya devam ediyor. Türkiye'nin geldiği nokta bu arkadaşlar. Ve çıkıp da bugüne kadar Sayın Erdoğan'dan hiç duydunuz mu? Ya ben büyük bir hata yapmışım. Pişmanım. Dediğini duydunuz mu? Öykü. Kur koruma Mevduatı kendi icat etti. Kendi ortaya attı. Ülkeyi kurtaracak ekonomik formül, reçete diye ortaya koymadı mı? Şimdi de seçimden bu yana yeni ekonomi yönetimi apar topar bunu yavaşlatmaya çalışıyor. Bunu engelletmeye çalışıyor’’ dedi.
YAPAMIYORSANIZ İŞİ BİLENLERE TESLİM EDİN
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuşmasına çiftçilerin sorunlarından bahsederek şunları kaydetti; “Demiştim ki bu inadınızdan vazgeçin, şundan vazgeçin, yazıktır, günahtır bu millete bu devlete demiştik dinlemediler, maalesef bu koskoca ülkeyi deneme tahtasına çevirdiler. Bir de bunu deneyelim bakalım olacak mı? Bir de bunu yapalım, olacak mı? Seçimlerden önce söylemedi mi? Ben iş başında oldukça faiz düşük kalacaktır. Daha da inecek demedi mi? Seçimlerden sonra yüzde sekiz buçuk faizi, yüzde kırk Bu milleti aldatmak değil denir. Seçimlerden önce çiftçimize mazotu 18 lira gösterip seçimden sonra 40 liraya patlatmak milleti aldatmak değil mi? Seçimden önce dolar kurunu 18 lirada tutup seçimden sonra 30 liraya patlatmak milleti aldatmak değil dedi Hep söylüyorum arkadaşlar. Kazandı ama helalinden kazanmadı diyorum. Sesimi kazandı ama helalinden kazanmadı. İnsanları siz aldatarak olmayanı var gibi göstererek oyları alıp cebinize koyup ondan sonra atı alan Üsküdar'ı geçer derseniz bu millet bir kenara yazar. İlk seçimde ise mutlaka bunun hesabını sorar. Şimdi enflasyondan şikayet ediyoruz değil mi? Gıda fiyatları çok arttı diyoruz. Tutuyorlar ne yapıyorlar? Biz bu etiketlerle savaşacağız diyorlar. Ya arkadaş gıda fiyatının artması sebebi bugün çiftçimizin maliyetlerinin artması. Siz hiç mi hesap kitap bilmiyorsunuz? Çiftçinin gübresine iki kat, üç kat zammı yaptı. Çiftçimizin en çok ihtiyaç duyduğu mazotun elektriğin fiyatını artır. Yemin fiyatını arttır. Ondan sonra De ki ben bu enflasyonla savaşacağım. Nasıl savaşacaksın? Faiz yükselteceğim. İnanın bilmiyorlar bu işi. Türkiye'de gıda fiyatları yüksekse bu bizim çiftçimizin maliyetlerinin yükselmesinden kaynaklıdır. Çiftçimizin kullandığı gübre, mazot, elektrik hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın kullandığı yem eğer bunlara zam gelirse, maliyet artarsa işçimize alsın. Arada eziliyor. Çiftçimizin yüzü gülüyor mu? Fiyatlar arttı da çiftçimizin eline daha mı çok para geçiyor? Yo. Çiftçi zarar ediyor. Ne kadar çok üretse o kadar çok zarar ediyor. İşte buğday, mısır’ın hububatın fiyatlarını görüyorsunuz. Geçen seneki fiyatlara bakıyorsunuz, bu seneki fiyatlara bakıyorsunuz. Bir de maliyete bakıyorsunuz. Maliyetler katlamış ama çiftçimizin satabildiği fiyat artmıyor, artamıyor. Getirin malını alacağım diyor. Ondan sonra randevu vermiyor. Gidip çiftçimiz tüccara çok daha ucuza mahsulünü satmak zorunda kalıyor. İnanın bilmiyorlar yani. Bilmediklerinin de farkında değiller. Ama biz de diyoruz ki eğer bilmiyorsanız diyoruz artık kenara çekilin. Bilmiyorsanız, yapamıyorsanız bu işi bilenlere teslim edin” dedi.
NEREDEN NEREYE?
Babacan Niğde’de basın toplantısında hükümete yönelik eleştiride bulunarak; ‘’Bu iktidarın hali hiç iyi değil. Geçen gün basında görmüşsünüzdür. Ne oluyor? Mecliste bir bakan yardımcısı telefonunu açmış, şöyle telefonunu karıştırıyor. İçinde torpil listesi var telefonun içerisinde. Ooo neler neler, torpil. Ona torpil mola torpil. Karıştırıcı torpil. Gazeteciler de onu çekmiş mi? Akşam haber Düştü mü? Üstelik bu telefonundan torpil listesi olan insan bakan yardımcısı. Sözüm ona adalet dağıtması gereken bir kurumda bakan yardımcısı. Nereden nereye? Adalet dağıtmaktan Sorumlu olan kurum da sen bakan yardımcısı olacaksın. Ondan sonra millete nasıl torpil dağıtacağımın listesini karıştıracaksın. Bu koskoca bir torpil ve kayırma şebekesinin basına yansıyan sadece küçük bir örneği arkadaşlar. Hepiniz günlük hayatınızdan yaşıyorsunuz. Bunlar istiyorlar ki gece gündüzüne katıp çalışan Niğdeli kardeşimin evladı, oğlu kızı eğer onlardan değilse işe girmez. İstiyorlar ki onlardan olmayanlar ekmek parası kazanamasın. Eve ekmek götüremezsin. Parti üyesi değilsen, sosyal yardım, sosyal destek alman, adeta imkansız Adalet bu mu ya? Hak bu mu? Sayın Erdoğan seçimlerden evvel meydanlarda bu mülakatı kaldıracağım demedi mi? Niğde siz şahit misiniz? Mülakatı kaldıracağım demedi mi? Şahit misiniz? Evet. Ne oldu? Mülakat aynen devam ediyor mu? Yine kayırmacılık devam ediyor mu?
Yani diyorum ki onlara artık siz bu insanları oyalamaktan vazgeçin. Çıksın söylesin. Desin ki her bir köşeye bana biat edenleri yerleştireceğim arkadaş. Boşuna mülakata hiç girmeyle uğraşmayın gençler. Benim partime üye değilseniz siz işe girmeyi ancak rüyanızda görürsünüz desin. Çıksın söylesin. Çünkü fiilen bu. Çıksın söylesin. Ben ve arkadaşlarım sizin ekmek kazanma hakkınıza ipotek koyduk desin. Çıksın söylesin. Haktan, adaletten çoktan saptık. Bizden hak yoluna dönmemizi beklemeyin. Desin de cümle ana Sen misin? Bakın arkadaşlar. Adalet Bakanlığının makam duvarında bir zamanlar şu şiir dizesi yazılıydı. Adalet Bakanı'nın oturduğu makam odasının duvarından bahsediyorum. Hala yazılmadı, yoksa artık utanıp kaldırmışlar mıdır bilmiyorum. Bir zamanlar yazıyordu. Ekmek, su, aşk Bulmak gecikebilir. Temele taş bulmak gecikebilir. Devlete başvurmak gecikebilir. Adalet gecikmez. Tez verilmeli. Hala yazılımdır bilmem Ama Adalet Bakanları onu her gün makam odasına girerken, çıkarken okurdu. Değerli arkadaşlar, yerel seçim takviminin hızla işlemeye başladığı günlerde sizlerle beraberiz. Ve biz demokrasiyi yerelden başlatacağız inşallah. Ve seçimlere her şeyiyle hazırız herkesten önce ta bundan iki sene önce yerel yönetimler ve şehircilikle ilgili biz eylem planımızı açıkladık. Bütün detaylarıyla yazdık. Bizim belediyelerimiz şunları şunları yapacak dedik. Takvime bağladık. Ayrıca yine ne yaptık? Türkiye'de hiçbir siyasi partinin yapmadığı bir işi yaptık. Belediye başkan adaylarımız için Bir etik kurallar belirtisi Yani ahlaki kurallar bilgisi hazırladık. Tam üç sayfalık bildirge. Bunu bizim adaylarımız okuyorlar. Altına imza ediyorlar. Ondan sonra adayımız oluyorlar. Yani diyorlar ki ben belediye başkanı seçildikten sonra belediyeyi bu ahlaki kural çerçevesinde yöneteceğim diyorlar. Kimseye yapmayacağım diyorlar. Torpil kayırmacılık yapmayacağım diyorlar. Ve temiz belediyecilik anlayışıyla bu belediyeyi yöneteceğim diyor. Bizim belediyelerimiz, değerli arkadaşlar ne diyecekler? Biz çok çalışırız diyecekler. Yetmez ama aynı temiz, tertemiz çalışırız diyecekler. Belediyenin tüm kaynaklarını Niğde sokaklarına, mahallelerine, Niğdeli vatandaşlarının dertlerine çözüm bulmak için harcayacak bizim belediye başkanımız. Niğde'nin parası, Niğde'ye akacak. Ankara'nın karanlık dehlizlerine akmayacak” Şeklinde konuştu.
NİĞDE HAKKINI ALACAK
DEVA Genel Başkanı Babacan basın toplantısının son bölümünde, Niğde ile ilgili düşüncelerini paylaşarak Niğde Belediye Başkan Aday tanıtımını gerçekleştirdi.
Babacan; ‘’Niğde ibadethaneleriyle, kaleleriyle, kuleleriyle, müzeleriyle harikulade bir şehrimiz. Niğde için büyük bir turizm fırsatı var ama bu fırsat hala kullanılmış değil. Niğde hakkını alacak. Arkadaşlar bu ülkede herkes yetecek kaynak sahip olabilir. Ve bu ülke büyük ve güzel bir ülkedir. Yeter ki ülkenin varlıklarını adil bir şekilde paylaşalım. Yeter ki bu ülkenin varlıkları bir avuç. Zaten parası olanın kesesine kasasına, banka hesabına akmasın. Bunu en iyi Niğde biliyor. Niğdeliler biliyor Bu yüzden iyi çalışacaksak iki, iki çalışacaksak dört çalışacağız. Çözümü söyledik. Çözüm DEVA'da dedik. Buradan kurtulmak bize kaldı. İş başa düştü dedik. Bu yüzden DEVA’lı kardeşlerim, arkadaşlarım, kapı kapı dolaşacağız. Gördüğümüz herkese DEVA belediyeciliğini anlatacağız. Bu seçim tabii ki belediye seçimi. Bu seçim yerel seçim. Belediye başkanlarımızı seçeceğiz. İl ve ilçelerde de belediye meclis üyelerimizi seçeceğiz. Ancak bu seçim arkadaşlar aynı zamanda merkezi hükümete iktidara bir uyarı anlamına geliyor Eğer merkezi hükümetten memnun değilseniz, merkezi hükümet, iktidar yanlışlar yapıyorsa bu seçimde iktidarı değiştirmek söz konusu değil. Çünkü sadece belediye başkanlarımızı değiştirmek için seçime gidiyoruz. Ancak her ne kadar merkezi hükümet, iktidar değişmeyecekse de Bu seçim merkezi hükümeti uyarma seçimidir. Aklını başına al deme seçimidir. Yanlış yoldasın. Seni izliyorum ve yaptıklarından memnun değilim deme seçimidir. Yani aslında bu seçim değerli arkadaşlar merkezi hükümete bir sarı kart göstermesidir.
Hep beraber bu sarı kartı inşallah hükümete göstereceğiz. İktidarı göstereceğiz. Nasıl göstereceğiz? Yalanın adaylarını destekleyerek göstereceğiz. Ve bir taşla iki kuş vuracağız. Hem hükümete sarık kart göstereceğiz hem de Niğde'miz çok daha İyi yönetilsin çok daha düzgün yönetilsin diyeceğiz hep beraber. Ve değerli arkadaşlar şimdi ben size belediye başkan adayımız Ümit Güngör'ü takdim etmek istiyorum. Ümit Bey şöyle bir kamera kendi belediye deyince aklına rant gelenlerden değil. Kendisi zihnini imar rantlarıyla bozanlardan da değil. Kendi şehrine, hemşerilerine hizmetten başka derdi de yok. Ve arkadaşlar biz demokrasiyi genelden başlatıyoruz. Niğde'den başlatıyoruz. Niğde otuz bir Mart'ta mührü İnşallah DEVA'ya basacak ve inşallah Ümit Güngör burada belediye başkanı yapacak. Ben buna inanıyorum, Ümit Güngör de Türkiye'ye DEVA belediyeciliğini buradan Niğde'den gösterecek. İnanıyorum ki Niğde işi ehline verecek. Ve Güngör kardeşimiz de gece gündüz Niğde hizmet edecek. “İfadelerine yer verdi.
DEVA Genel Başkanı Ali Babacan daha sonra DEVA Partisi Niğde Belediye Başkan adayı Ümit Güngör ve DEVA Partisi Niğde İl Başkanı Mevlüt Gümüş ile basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Niğde Aday tanıtımı sonrası çeşitli ziyaretler ve temaslarda bulunan Babacan Niğde ziyaretini tamamladı.
(Dahi GEDİK)
Babacan: Niğde işi ehline verecek
Editör: Niğde Haber
Yorumlar