Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Et ve Süt Kurumu'nun şeffaflıktan uzaklaşması ve kurumun faaliyetleriyle ilgili kamuoyunun yeterince bilgilendirilmemesi nedeniyle ortaya çıkan sorunları vurguladı.
Gürer, Et ve Süt Kurumu ve TİGEM arasında protokolün sorgulandığını ve kurumların şeffaflıktan uzaklaştığını ifade etti. Gürer, siyasi iktidarların şeffaflıktan uzaklaşmasının ve veriler üzerinde oynanmasının kamuoyunda soru işaretlerine yol açtığını söyledi.
Gürer ayrıca, Et ve Süt Kurumu'nun faaliyet raporlarının zamanında yayınlanmadığını ve önceki raporların internet ortamından kaldırıldığını, bozuk et ithalatı ve denetim süreçlerine ilişkin daha şeffaf bir bilgilendirme politikasının izlenmesini gerektiğini belirtti. Bu konudaki bilgilendirmelerin yetersiz olduğunu ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmediğini ifade eden Gürer, Et ve Süt Kurumu'nu ve Tarım ve Orman Bakanlığı'nı, doğru, gerçekçi ve rakamsal verilere dayalı yanıtlar vermeye davet etti. Gürer ayrıca, Et ve Süt Kurumu’nda yaşananlar ile ilgili Meclis Araştırması açılmasını istedi. Hazırladığı Meclis Araştırma önergelerini TBMM Başkanlığına sunduğunu belirtti.
KURUMLAR ŞEFFAFLIKTAN UZAKLAŞIYOR
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Türkiye'de en önemli sorunlardan biri kurumların şeffaf bilgi vermekten uzaklaşması. Bu nedenle çoğu konuda bilgi sahibi olmak ya da yazılı sorularımıza açık yanıt almak mümkün olmuyor. Böyle olunca bazı sorunlar ya öteleniyor ya da üstü örtülüyor. Bunlardan biri de et konusunda son dönemlerde yaşananlar.” dedi.
HAYVAN VARLIĞIMIZ AZALIYOR
Hayvancılıkta ülkemizin sorunlar yaşadığını, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle hayvan varlığımız azaldığına dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, “Son 5 yılda 6 milyona yakın hayvan varlığımız azaldı. Hayvan varlığımızdaki azalma, Kurban Bayramı'nda 4 milyona yakın hayvanın kesimi ile son 5 yılda 10 milyona yaklaşacak. Hayvan varlığının azalması karşısında yeterli ve gerekli önlemler alınmadı. Özellikle süt ineklerin kesime gitmesi açığın oluşmasında önemli etken oldu.” şeklinde konuştu
ET VE CANLI HAYVAN İTHALATI DEVAM EDİYOR
Hayvan varlığımızın azalması sonucu oluşacak et sorununu çözmek amacıyla iktidarın ithalata sarıldığını belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2023 yılında 818 bin baş hayvan ithalatı gerçekleştirildi. Bu yılın ilk 4 ayında da 127 bin 361 baş hayvan ithalatı gerçekleşti. 210 milyon dolar yurt dışına ödendi. Bu ithalat da çözüm olmadı çünkü getirilen hayvanların açığı kapatması olası değildi. Görünen o ki hayvan ithalatımız devam edecek. Kendi besicimize yeterli destek verilmemesi, yem fiyatlarının düşürülmemesi, ağır giderlerin artması, kırsaldaki küçük aile tipi işletmelerin üretimden ve besicilikten uzaklaşması bu alanda ülkemizi sorunlu kıldı. Bunun yanı sıra, 2023 yılında 34 bin 417 ton kırmızı et ithalatımız gerçekleşirken, 214 milyon 124 bin dolarlık yurt dışına ödeme yapıldı. Bu etlerin 3 bin tonu da 'löp' dediğimiz kemiksiz et, geriye kalanı da karkas et. 2024 yılının ilk 4 ayında ise 23 bin 276 ton kırmızı et ithalatına karşılık yurt dışına 144 milyon 468 dolar ödendi. Burada da 3bin tonluk bir löp et ithal edildiği görüldü.
SALMONELLA BAKTERİSİ TESPİT EDİLDİ
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, gazeteci Sadettin İnan’ın takibi ve araştırmaları sonucu ortaya çıkarılan etlerle ilgili, “Ukrayna’dan ithal edilen ette hijyen standartlarına uymayan et tespit edildi ve komisyon bu Salmonella bulunan etlerin piyasaya verilmesini engelledi. Peki bu noktaya kadar olayın gelmesi nasıl gerçekleşti?” dedi.
BU ETLER KONTROLLERDEN NASIL GEÇİYOR?
CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer 2016 yılında da Bosna Hersek’ten gelen etlerde de benzer durumun yaşandığını belirterek, “2016 yılında yine benzer bir durumda Bosna Hersek'ten gelen etlerde yaşanmıştı ve imhası 2018 yılında, şirket itiraz ettiği için mahkeme kararıyla gerçekleşmişti. Bu süreçte de mahkemeye itiraz gerekçesiyle süreç uzayacak, ancak Et ve Süt Kurumu'na sorduğum yazılı soru önergesine verdiği yanıtta aynen şöyle diyor: 'İthalat süresince Et ve Süt Kurumu'ndan 2 veteriner hekim ile Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan 2 veteriner hekim olmak üzere yetkilendirilmiş kesimhanelerde denetim ve kontrol aşamalarının her safhasında muayene ve kontroller veteriner hekimler gözetiminde gerçekleştirilmektedir. Sevkiyata ilişkin tüm evraklar tamamlandıktan ve araçlar veteriner gümrük kapısına, veteriner hekimler tarafından mevzuat doğrultusunda gerekli işlemler, analiz için numuneler alındıktan sonra kombineye sevk edilmektedir.' Kombineye gelen etler, Et ve Süt Kurumu tarafından oluşturulan komisyon tarafından şartnameye uygunluğu ve fiziki kontroller yapılarak depoya alınmakta, etler usulüne uygun olarak numuneler kimyasal ve biyolojik analizler için laboratuvara gönderilmekte, analiz sonuçları gelene kadar etler depoda emanette tutulmaktadır. Sonuçta herhangi bir durum olduğunda bu işlem durdurulmaktadır denmektedir. Yani o kadar verilen yanıtta etler o kadar aşamadan geçiyor ki ülkemize gelinceye kadar orada helal et kesim şartlarına uygun olarak kesiliyor, Türkiye'ye geliyor. Türkiye'de etlerde hijyen olmayan standartlar ortaya çıkıyor. Kim bunları inceledi? Hangi firmadan bu et getiriliyor? Oradaki görevlerini ihmali ile ilgili hangi işlemler yapıldı? Birden çok veteriner kontrolü ile ülkemize giren etlerde nasıl bu Salmonella denilen bakteriye rastlandı? Bu konuları sorduğumuz zaman şeffaf bir yanıt alamıyoruz. Örneğin imha kararı verildiğine göre bununla ilgili süreç tamamlandı mı? Ya da bu inceleme örnekleme usulü ile mi yapıldı, yani gelen etler üzerinde örnekler alınarak mı yapıldı? Piyasaya bu tür etlerin verilip verilmediği konusunu biz kimden, nasıl öğreneceğiz? Yapılan açıklamada etlerin verilmediği belirtiliyor ama bu ne kadar gerçekçi? Çünkü etlerle ilgili bu kadar denetim yapıldı halde bu sorun nasıl ortaya çıktı? Bu da karkas et. Bir de lop eti ithal ediliyor. Lop ette sorun daha büyük. Veterinerlerle yaptığım görüşmelerde, lop etin 3 ay içinde menşei saptanabiliyor. O zaman Türkiye niye lop et ithal ediyor? İçeriğinin ne olduğunu bilmediği etlerin ülkemize girişi bu yolla sağlanıp sağlanamadığı ayrıca incelenmeye değer.” diye konuştu
ESK VE TİGEM ARASINDA KAMUOYUNDAN GİZLİ PROTOKOL İMZALANDI
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Et ve Süt Kurumu aslında piyasayı regüle etmekle görevli bir kuruluş. Ama son yıllarda Et ve Süt Kurumu'nda ilginç olaylar yaşanıyor. 1952 yılında Et ve Balık Kurumu olarak oluşturulmuş, 1993 yılında özelleştirme kapsamına alınmış, 2005'ten sonra kamuda kalmasının yolu açılmış, son olarak da adı Et ve Süt Kurumu olarak değiştirilmiş. Kurumun yaptığı işlerde ilginçlikler dikkat çekiyor. Et ve Süt Kurumu, bu bağlamda TİGEM ile yaptığı bir protokolde yine tartışma konusu. Tarım yazarı Sadettin İnan'ın verdiği bilgiye göre, 50 bin düvenin ithalatını kapsayan bir protokol yapılıyor ve bu protokol kamuoyundan saklanarak gerçekleşiyor. Burada Tarım Bakanlığı'nın normal şartlarda basın önünde imzalaması gereken bir protokol olmasına karşın kamuoyuna yansıtılmıyor.” dedi.
KONULAR TBMM’DE ARAŞTIRILMALI
CHP’li Ömer Fethi Gürer, ESK’nın uygulamalarındaki sorunların TBMM’de araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi hazırladığını belirtti. Gürer, “Adrese teslim ithalat yapıldığı iddiaları var. 50 bin düvenin finansmanının nasıl sağlanacağı da kamuoyuna açıklanmamış durumda. Burada Et ve Süt Kurumu’nun mevcut ana statüsüne göre damızlık hayvan ithal etme yetkisi bulunmuyor. Bu protokolün yasal çerçevede yapılıp yapılmadığı sorgulanıyor. Bunlarla ilgili soru önergesi verdim ama şeffaf bir yanıt alamıyoruz. Aslında siyasi iktidarları en çok zora düşüren de şeffaflıktan uzaklaşmak ve bilgilerin, verilerin üzerinde oynanması. Bunlar kamuoyunda soru işaretlerine yol açıyor. Oysa açık bir biçimde bu protokolün içeriği, ithal edecek firma, ithalat süreci ve ithalattan sonra yapılacak işlemlerin tamamının kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Sonuç olarak bu devlet sırrı değil. Gelen et ya da hayvanla ilgili veriler dahi ticari sır kapsamında değerlendiriliyor. Bu akıl alacak bir durum değil. Bu konuda şeffaflığa ihtiyaç var. Bu konuda meclis araştırmaları hazırladım ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sundum. Konunun kapsamlı biçimde ele alınmasının gerekliliğini ifade ettim.” şeklinde konuştu.
EMEKLİ KURBAN ALAMAYACAK
Et ve Süt Kurumu'nda son dönemlerde artan et fiyatları ve kuyrukların azalmış olması et sorunun ortadan kalktığını göstermediğini belirten Gürer, “Önümüzdeki haftadan sonra Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı için şu an piyasada kurbanlık satışları başladı. Koyunlar 12 ile 15 bin TL arasında işlem görüyor. Bu fiyatlar 2020 yılına göre değerlendirildiğinde, Diyanet'in 975 liralık kurban vekalet ücreti dikkate alındığında, enflasyonun hangi boyuta geldiğini de gösteriyor. Özellikle emekliler, aldıkları maaşla kurban alma olanağı bulamıyor. Emekli ikramiyesi ile de 3 kilo eti zor alıyorlar. Oysa 2020 yılında bayram ikramiyesi ile bir koyun alınabiliyordu. Koyun satışları, büyükbaş hayvan satışları da başladı. Kamuoyunda şöyle bir izlenim yaratılıyor: et fiyatları düştü. Keşke et fiyatları düşse. Et fiyatlarını mukayese ettiğimiz zaman, 18 Ocak 2024 tarihinde kombinalardan ve kesimhanelerden alınan haftalık dana ve kuzu fiyatları, Et ve Süt Kurumu hariç, danada 265 lira 43 kuruş, kuzuda ise 281 lira 57 kuruştu. 30 Mayıs 2024 tarihinde, danada 328 lira 63 kuruş, kuzuda ise 379 lira 71 kuruşa yükseldi. Şimdi, bir hafta önceki fiyata göre kısmi bir düşme görüldüğünde et ucuzladı gibi bir izlenim yaratılıyor. Oysa halihazırda özellikle marketlerde et, yine dar gelirlinin alabileceği fiyatlarda değil. Kurban Bayramı olması nedeniyle ette talepte doğal olarak düşme yaşanacak. Bu nedenle de fiyatlar göreceli olarak düşecek. Bu durum kimseyi yanıltmasın. Çünkü hayvancılık politikasında köklü bir değişime gidilmesi gerekir. Başta yem olarak girdi maliyetlerini düşürmeden hayvancılıkta sorunların bitmesi olası değil. Dökme suyla sarnıç dolar ama kuyu dolmaz. İthalatla da çözüm aranması yanlış.” dedi.
HAYVANCILIK DESTEKLERİ ARTIRILMALI
CHP’li Gürer, “Hayvancılıkla ilgili destekler artırılmalı ve özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvanda yem fiyatlarının yanı sıra mera hayvancılığına yönelik düzenlemeler geliştirilmelidir. Ülkemizde ithal hayvan varlığının meralarda büyükbaşta ağız yapıları nedeniyle küçük ot olmasından dolayı faydalanmaması, 12 ay kapalı alanda beslenmelerine neden oluyor. Bu da yem giderlerini artırıyor. Bu bağlamda yerli ırkımızın da geliştirilmesi, hayvancılığın ileriki aşamalarda oluşacak sorunları için önemli bir iyileştirme yolu açabilir.” diye konuştu.
(Dahi GEDİK)