"Suriye topraklarında karışıklık çıkartmak isteyenlere, ne biz göz yumarız, ne de Şam yönetimi buna rıza gösterir. Biz, Suriye'nin bütün renkleriyle bir ve bütün olmasını ve öyle kalmasını isteriz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in şeref konuğu olarak, Şanhay İşbirliği Teşkilatı Zirvesine iştirak ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye katılımlarının hem teşkilatla hem de köklü bağlar olan Asya ülkeleriyle ilişkilere addettikleri öneminin bir nişanesi olduğunu kaydetti.

Teşkilat üyesi 10 ülkenin nüfusunun 3,8 milyara ulaştığını, ekonomik büyüklüğünün ise 30 trilyon dolara yaklaştığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın 1996'dan bu yana dinamik bir dönüşüm içerisinde olduğunu ifade etti.

Teşkilatın, ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliğini ön plana çıkararak bir hüviyet kazandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın aynı zamanda, küresel ve bölgesel sorunların çözümünde rol oynamayı da kendine şiar edindiğini söyledi.

"Şanhay Ruhu" başlığı altında sıralanan "eşitlik", "istişare", "karşılıklı güven ve fayda", "farklılıklara saygı", "ortak kalkınma" gibi ilkelerin, 2019 yılında ilan ettikleri Yeniden Asya Girişiminin temel yaklaşımlarıyla da örtüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bölgemizde ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesi için en fazla gayret eden ülkelerin başında geliyoruz. Teşkilatın, ülkemiz dahil diyalog ortaklarıyla irtibatı artırma çabasını bu bakımdan isabetli buluyorum. Zirvede ülkemizin çok taraflı diplomasi geleneği, bölgesel güvenlik ile sürdürülebilir kalkınma politikamız hakkında hitapta bulunduk. Konuşmamda Gazze'deki soykırımı gündeme getirdim. Çin Devlet Başkanı değerli dostum Şi Cinping ile ilk gün heyetlerimizin de katıldığı verimli bir görüşmemiz oldu. Görüşmede ikili ilişkiler ve yatırım konularını ele aldık. Ticaret ortağımız Çin ile ekonomik ilişkilerimizi daha dengeli ve sürdürülebilir hale getirmek istiyoruz. Çin tarafıyla istişarelerimizi sürdürüyoruz. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Üyesi Sekreteri Say Çi ve heyetiyle bu minvalde verimli bir görüşmemiz oldu. Dışişleri Bakanım, 3 Eylül'de düzenlenecek anma programına katılacak. Şi'nin yanı sıra zirve boyunca pek çok mevkidaşımla bir araya geldim. Sırasıyla Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile gündemimizdeki konuları ele aldık. Yine zirveye katılan birçok devlet ve hükümet başkanıyla temaslarımız oldu. Bu görüşmelerde de ikili iş birliği konularıyla birlikte, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını da değerlendirdik" değerlendirmesinde bulundu.

BİZ, DÜNYAYA YALNIZCA DOĞU-BATI EKSENİNDE BAKMIYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin'in Türkiye'nin bölgesel önem ve etkisinin farkında olduğunu, bu nedenle Türkiye'yi önemli bir aktör olarak gördüğünü belirterek, "Çin ile ilişkilerimizi geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Ekonomik ilişkilerden dijital teknolojilere, enerjiden sağlığa birçok alanda iş birliği fırsatlarını değerlendiriyoruz. Biz, dünyaya yalnızca Doğu-Batı ekseninde bakmıyoruz. Ufku soğuk savaş ayazında buz tutmuş bir ülke değiliz. Doğu ile Batı arasında ayrışmanın değil, yeni köprüler kurmanın gerekli olduğunu devamlı söylüyoruz. Her platformda insanı merkeze alan politikalarımızı savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz. Uluslararası sistemlerin tıkandığı bir dünyada, normalleşmenin ancak ve ancak hakkaniyet temelinde çözümlerle sağlanacağına inanıyoruz. Geçmişten ders alıyor, geleceği doğru okuyor ve bu vizyonla yolumuzda ilerliyoruz. Biz diyalog kanallarını açık tutmanın önemine inanıyoruz. Biz, adil ve müreffeh bir dünyanın inşa edilebileceğini düşünüyoruz. Nitekim "daha adil bir dünya mümkün" derken hep bunu ısrarla işledik, işlemeye de devam ediyoruz. Bu istikamette yolumuza devam etmenin de gayreti içerisindeyiz. Çin'in, uluslararası camianın önemli bir parçası olarak, bizim bu çabamızı desteklemesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili görüşmelerinde Ukrayna-Rusya savaşının adil bir barışla sonlandırılması için yapılabilecekleri ele aldıklarını bildirdi. Erdoğan, enerji alanındaki iş birliğinin, özellikle bu görüşmede ele aldıkları bir konu olduğunun da altını çizdi.

Türkiye olarak en başından beri, Ukrayna-Rusya savaşının müzakereler yoluyla sonlandırılabileceğini her daim ele aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da gerçekleşen müzakerelerin bu yolun açık olduğunun en net ispatı olduğunu vurguladı.

ALASKA ZİRVESİNİN NETİCELERİNİ DE TEKRAR DEĞERLENDİRME İMKANINI YAKALADIK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna müzakerelerinin seviyesinin aşamalı olarak yükseltilmesinin arzu ettikleri bir yol olduğunu kaydetti. Erdoğan, " Barış umudunu çözüm odaklı ve somut sonuçlara dönüştürmek lazım. Bunun için de liderler seviyesinde bu işi ele almak durumundayız. Putin'in son Alaska zirvesinden hangi neticelerle döndüğünü, o görüşmelerde neler düşündüğünü değerlendirdik. ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşme çok önemliydi. Bu konularda Putin'in düşüncelerini aldığımız gibi, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile de ayrıca telefon diplomasisi yöntemiyle bazı görüşmelerimiz oldu. Onunla gerçekleştirdiğimiz bu temaslarda da Zelenski'nin Putin'e bakışını görme fırsatını yakaladık. Alaska zirvesinin neticelerini de tekrar değerlendirme imkanını yakaladık. Hem Zelenski, hem Putin'in yaklaşımlarını olumlu buldum. "Türkiye'de İstanbul sürecinin devamı yönünde bir girişim olabilir" dediğimizde, kendisi bu konuyla ilgili "niye olmasın" noktasındaydı. Ancak henüz buna hazır değiller" dedi.

Şehit Yakup Avşar Anadolu Lisesi’nde “TEKNO TÜRK” Sergisi Büyük İlgi Gördü
Şehit Yakup Avşar Anadolu Lisesi’nde “TEKNO TÜRK” Sergisi Büyük İlgi Gördü
İçeriği Görüntüle

UKRAYNA-RUSYA SAVAŞINI ANCAK BARIŞ ODAKLI DİYALOG SONA ERDİRİR

Rusya -Ukrayna Savaşı'nın anca barış odaklı bir siyalogla sona ereceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Trump, Ukrayna-Rusya savaşının taraflarıyla görüşmeler yaptı. Hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hem Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski hem de Avrupalı liderlerle temaslar gerçekleştirdi. Bu görüşmeler makuldür, makbuldür, kıymetli bir stratejidir. Ukrayna-Rusya Savaşını ancak barış odaklı diyalog sona erdirir. Biz de bu konuda, başta Trump olmak üzere Ukrayna-Rusya savaşının taraflarıyla görüşmeler gerçekleştirdik. Putin, Zelenski ve Avrupalı liderlerle sürekli temas halindeyiz. Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım muhataplarıyla gerekli görüşmeleri yapıyorlar. Bu görüşmeler de bu süreci sürekli olarak hızlandırıyor" şeklinde konuştu

TEMENNİMİZ BURADAN BİR NETİCE ALMAKTIR

Türkiye'nin İstanbul'da gerçekleştirilen doğrudan müzakerelerle, diyalog zemini geliştirmiş ve güçlendirmiş bir ülke olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Tahıl koridoru ve esir takaslarıyla biliyorsunuz somut çıktılar elde etmiştik. En doğru yaklaşım da aslında budur. Bunu da bırakmayı düşünmüyoruz. Bu sürecin devamıyla ilgili adımları atıyoruz, atmayı da sürdüreceğiz. Ben Putin ile yaptığım her görüşmede tahıl koridoru, esir takası konularını daima gündemde tutuyorum. Tutmaya da devam edeceğim. Temennimiz buradan bir netice almaktır. Adil ve kalıcı barış, tarafları dışlamadan müzakere zeminini güçlendirerek gelecektir. Türkiye, savaşın en başından beri her iki tarafla görüşebilen, her iki tarafın da güvenini kazanmış olma özellikleriyle örnek olmuştur. Hep birlikte çatışmayı değil müzakereyi, savaşı değil barışı öncelersek, aralanan fırsat penceresini ardına kadar açarız." İfadelerini kullandı.

AMERİKA'NIN BU KARARI, BM'NİN VAROLUŞ NEDENİNE UYGUN DÜŞMÜYOR.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Mahmud Abbas ve 80 Filistinli yetkilinin vizelerini iptal etmesi, ile ilgili soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika'nın bu kararının, BM'nin varoluş nedenine uygun düşmediğini, kararın bir an önce gözden geçirilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dünya üzerindeki meselelerin tartışılması ve çözümler üretilmesi için vardır. Filistin heyetinin Genel Kurul'da olmaması sadece İsrail'i memnun eder. Bu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bana göre henüz içeriği ve katılımcıları kesinleşmemiş bir Genel Kuruldur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bu konuda bir görüşme yapmak istedim, maalesef o da ben de fırsat bulamadık. Bu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu nasıl gerçekleştireceğiz bunu Genel Kurul tarihine kadar telefon diplomasisiyle değerlendirelim istiyoruz. BM Genel Sekreteri'nin bu konudaki düşüncelerini de öğrenmek istiyorum. Çünkü bu gelişmeler ani gelişmeler değil. Filistin'de mağdurlar var. Bir de bu zulmü içi kan ağlayarak izleyenler var. On binlerce mazlum var mağdur var. Bunların hakkını hukukunu koruma noktasında adımlar atmamız lazım" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de yaşanan soykırıma ilişkin," Gazze'de 7 Ekim'den bu yana 60 bini aşkın şehit, 150 bini aşkın yaralı var. Zaman zaman ülkemize yaralılar gönderiliyor. Biz bu konuda seferber olmuş durumdayız. Her şeyden önce bir defa İsrail'in bu soykırımı hiçbir zaman unutulmayacak. Filistin'de bebeklerin, annelerin, babaların nasıl katledildiğini hiçbir zaman insaf sahibi olan anneler, babalar unutmayacak. Filistin'in sesinin kısılması doğru değildir. Bu sesi kısmak, susturmak mümkün değildir. Amerika'dan beklenen, İsrail'in katliamlarına, zulümlerine "dur" demesidir. Bazı Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok ülke, BM Genel Kurulu'nda Filistin'i devlet olarak tanımaya hazırlanıyor. Bu yıl BM Genel Kurulu'na muhtemelen Filistin meselesi damga vuracak. Bu damgayı vuranlardan bir tanesi de herhalde bu fakir olur. Filistinli yetkililer BM Genel Kurulu toplantısına katılmasa dahi Filistinli mazlumların sesi orada yankılanacaktır. Allah rahmet eylesin Sezai Karakoç'un dediği gibi "Biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak." İfadelerini kullandı.

(İHA)

Muhabir: Niğde Haber