"Biz, barış için tüm samimiyetimizle çabalarız, ama bize yönelik her saldırıda da, tarihimizden, ecdadımızdan devraldığımız mirasla, saldırgana hak ettiği cevabı veririz"

"İran’ın, İsrail’in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır"

"Biz çatışmanın, şiddetin, zulmün tarafında değil; hakkın, adaletin, diyalog ve diplomasinin tarafındayız"

"İsrail’in İran’a yönelik terör saldırılarını da çok yakından takip ediyoruz"

"Türkiye, artık kendi semalarını yerli ve millî hava savunma sistemleriyle koruyan, entegre ve katmanlı bir savunma mimarisine sahip bir ülkedir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, tüm enerjisini ve kapasitesini bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas bir dönemden geçiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, sözlerinin hemen başında Meclis Başkanlığı görevine, İttifak ortaklarının da desteğiyle ikinci kez seçilen Numan Kurtulmuş'u tebrik ederek, Meclis Başkanlık Divanında, komisyonlarda ve grup yönetiminde yeni görev alan veya görevlerine devam eden milletvekillerini kutladı. Erdoğan, görevini devredenlere de hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.

İslam dünyası olarak, ortak bir hissiyatta buluşulan mübarek bir bayramın daha geçtiğini hatırlatan Erdoğan, "Gazze’de 620 gündür yaşanan soykırım ve katliamlar sebebiyle yine buruk geçirdiğimiz Kurban Bayramınızı da bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum. Cenab-ı Allah’tan bizleri, özellikle de Filistinli kardeşlerimizi, gönül huzuruyla karşılayıp uğurlayacağımız bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum. Milletvekillerimizden ve kabine üyelerimizden hac farizasını yerine getiren arkadaşlarımızın ibadetlerinin makbul ve mebrur olmasını diliyorum. Malumunuz, bayram günleri, insanımızın dostluğu, kardeşliği, milli ve manevi değerleri en güçlü biçimde yaşadığı ve yaşattığı günlerdir. Bayramlar ayrıca yardımlaşma ve paylaşma duygularının yanı sıra, milletçe birlik ve beraberliğimizin de perçinlendiği müstesna zaman dilimleridir" diye konuştu.

AK Parti teşkilatlarının ve belediyelerinin, her bayramda olduğu gibi Kurban Bayramı’nda da yine tam kadro sahada olduklarını ifade eden Erdoğan, "Milyonlarca üyemizle bayramlaşma programları ve ziyaretlerle kardeşlik atmosferini güçlendirirken; sevgi, merhamet ve hoşgörünün kalplerde çoğalmasını sağladık. Belediyelerimizle ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalarak; yetimlerin, öksüzlerin, gariplerin elinden tutarak kardeşlik görevimizi ifa ettik. Kahraman şehitlerimizin emanetlerini ve gazilerimizi, bu bayramda da ihmal etmedik. Kırgınlıkların giderilmesi, dayanışmanın güçlenmesi, 783 bin kilometrekarelik vatan topraklarının her karışında bayramın manasına uygun şekilde idrak edilmesi için canla başla çalışan tüm teşkilat mensuplarımıza bu kürsüden şükranlarımı iletiyor, Rabbim eksikliğinizi bu millete hissettirmesin diye dua ediyorum" şeklinde konuştu.

Erdoğan, 86 milyonun siyasi farklılıklarını, anlaşmazlıklarını ve küskünlüklerini bir yana bırakıp muhabbetle kucaklaştığı ve helalleştiği bayram günlerinde, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin kendisini milletten ayrıştırmasının, bu mübarek günlerin ruhuna uygun olmayan bir davranış olduğunu söyledi.

"TOPLUMDAN AYRIŞARAK SİYASET YAPILMAZ; YAPILSA DAHİ BU SİYASET TARZINDAN ÜLKEYE VE MİLLETE HİÇBİR HAYIR GELMEZ"

"İstanbul’a çöreklenmiş bir avuç haraminin güdümünden bir türlü çıkamayan ana muhalefetin durumu, bakınız esefle söylüyorum, demokrasiye, Türk siyasetine de asla yakışmıyor" diyen Erdoğan, "Şayet bir ‘düşman hukukundan’ bahsedilecekse, asıl ‘düşman hukuku’ budur. Bayramlarda dahi gerilimi, kavgayı, kutuplaşmayı körüklemeyi vahim bir hata olarak görüyoruz. Şunun bir defa iyi anlaşılması gerekiyor. Toplumdan ayrışarak siyaset yapılmaz; yapılsa dahi bu siyaset tarzından ülkeye ve millete hiçbir hayır gelmez. Ana muhalefet partisi yönetimi, uyarı levhalarına dikkat edip kendilerine çeki düzen vermek yerine, maalesef içine sürüklendikleri anaforda daha fazla dibe batıyor. Arpalığa çevirdikleri belediyelerin kaynaklarıyla semirenler, ana muhalefeti yolsuzluklarına canlı kalkan yaparak Türk siyasetini de ‘enfekte’ ediyor" açıklamalarında bulundu.

"SAYIN ÖZEL VE CHP YÖNETİMİNİN, YANLIŞTA ISRAR ETMEKTEN BİR AN ÖNCE VAZGEÇİP ETKİN PİŞMANLIKTAN FAYDALANMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ"

Türkiye’nin kronikleşmiş muhalefet açığının giderek derinleştiğini belirten Erdoğan, "Siyasi rakibimiz de olsa, biz bu tabloyu doğru bulmuyoruz. Sayın Özel ve CHP yönetiminin, yanlışta ısrar etmekten bir an önce vazgeçip etkin pişmanlıktan faydalanması gerektiğine inanıyoruz. Evet bunun vakti çoktan gelmiştir. Sadece CHP’nin değil, Türk demokrasisinin de buna ihtiyacı vardır. Affınıza sığınarak söylüyorum Türkiye gibi büyük bir ülkenin anamuhalefet partisinin aylardır ‘kim kimin yüzüne tükürecek’ tartışmasıyla meşgul olmasını, biz ülkemiz adına utanç verici buluyoruz" şeklinde konuştu.

"KARŞIMIZDAKİ MANZARA TAM OLARAK ŞÖYLEDİR" DİYEN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, SÖZLERİNİ ŞU ŞEKİLDE DEVAM ETTİRDİ:

"Biri çıkıp diğerine ‘çaldın’ diyor, diğeri ‘sen daha büyük çaldın’ diyor. Yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş tetikçilere kasetler el altından servis ediliyor. Şaibe iddialarına bizzat kendi arkadaşları tarafından her gün yenileri ekleniyor. Daha iki yıl öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları cumhurbaşkanı adaylarına en ağır hakaretler ve tehditler savruluyor. Ya, Allah aşkına, böyle bir siyasi parti olur mu? Türkiye’nin ana muhalefet partisini mi, yoksa entrikalarla ve ihanetlerle dolu bir pembe dizi mi seyrediyoruz, inanın biz de karıştırır olduk. O kadar acınası bir durumdalar ki; şecaat arz ederken, sirkatlerini itiraf etmeye başladılar."

Dün Özgür Özel’in mazot şişesi üzerinden çeşitli hesaplar yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Aslında selefi, hesap uzmanı olması dolayısıyla, bu konularda biraz daha maharetliydi. Hoş onun da sesi, soluğu artık çıkmaz oldu. Ancak Sayın Özel’in temel matematik bilgisinin, tıpkı siyasetçiliği gibi, pek iç açıcı olmadığı anlaşılıyor. Madem hesap makinası yerine mazot bidonuyla gezmeye başladı. Biz de buradan Sayın Özel’e kısa bir mazot hesabı yapalım. Göreve geldiğimizde asgari ücret 184 liraydı. Bununla sadece 170 litre mazot alınabiliyordu. Yani asgari ücretle çalışan bir kardeşimiz, şayet bir arabası varsa, bir aylık geliriyle deposunu 4 kez fulleyebiliyordu. Biz, bunu 2015 yılında 290 litreye çıkardık. Bugün ise asgari ücretle tam 445 litre mazot alınabiliyor. Asgari ücret alan bir vatandaşımız, arabasının deposunu ayda 10 kez doldurabiliyor. Aynı oranlar, dolar bazında yapılacak karşılaştırmada da geçerlidir" şeklinde konuştu.

"HAYAT PAHALILIĞI KAYNAKLI HER TÜRLÜ SIKINTININ FARKINDAYIZ"

Her alanda olduğu gibi, asgari ücretin alım gücünde de 2002’ye kıyasla ciddi bir iyileşme söz konusu olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Ama bu, her şey güllük gülistanlık demek, elbette değil. Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz. Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça, inşallah, 86 milyonun tamamının refahını, alım gücünü ve hayat standardını daha da yükselteceğiz" ifadelerini kullandı.

Üretim ekonomi lokomotifi olan sanayici, yatırımcı ve ihracatçıları çeşitli teşvik paketleriyle desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, "Merkez Bankamız; asgari 1 milyar Türk lirası tutarındaki orta yüksek ve yüksek teknolojili yatırımlara, 2 yıl ana para ödemesiz, azami 10 yıl vade ve azami 10 milyar Türk lirası tutarında yatırım taahhütlü avans kredisi kullandırıyor. Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. Program büyüklüğünü 300 milyar liradan, yüzde 70 artışla toplam 500 milyar liraya çıkartıyoruz. Cari açığın kapanmasına ve fiyat istikrarına katkı sunan yatırımlara inşallah daha güçlü destek olacağız. Hayırlı-uğurlu olsun diyorum" açıklamalarında bulundu.

"MİLLETTEN TOPLADIKLARI PARALARLA BESLEDİKLERİ TROL ORDULARINDAN BAHSETSİN"

Hükümet olarak, her alanda olduğu gibi ekonomide de ne yaptıklarını ve nasıl netice alacaklarını gayet iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada dingil kırmış kamyon şoförü misali ne yapacağını bilemeyen yalnızca CHP Genel Başkanı Sayın Özel’dir. Sayın Özel’e tavsiyem; kendini fazla yormasın, çok fazla hırpalamasın. Dış politika ve ekonomi gibi acemisi olduğu konularda kürsüden atıp tutmak yerine, çok iyi bildiği meselelerden bahsetsin. Mesela; toplanmayan çöplerden, yanan otobüslerden, çalışmayan merdivenlerden, ödenmeyen SGK borçlarından bahsetsin. Mesela; kapı dışarı edilen işçilerden, hısım-akraba çiftliğine çevirdikleri için iflasın eşiğine getirdikleri belediyelerden bahsetsin. Mesela; şişirilmiş konser faturalarıyla soyulan beytülmalden bahsetsin. Şayet yüreği yetiyorsa, çıksın İstanbul’un yağmalanan kaynaklarından bahsetsin; alınan rüşvetlerden, kesilen haraçlardan bahsetsin; milletten topladıkları paralarla besledikleri trol ordularından bahsetsin. Yıllarca şeffaflık diyerek mangalda kül bırakmazken, kameralara bant çekerek neyi saklamaya çalıştıklarından bahsetsin. Değilse, yaptığı her konuşma, gündemi saptırmaktan ibaret kalacaktır. Sayın Özel’in, patronaj ilişkisinden kendisini ve partisini kurtarmasını ve en kısa zamanda Türkiye’nin gerçek meselelerine geri dönmesini ümit ediyoruz. Bunu yapması, hem kendi ruh sağlığı için hem partisi için hem de CHP’ye oy veren milyonlarca vatandaşımız için fevkalade yararlı olacaktır. Çünkü kendi problemlerini çözemeyenlerin, Türkiye’nin sorunlarının çözümüne katkı sunması beklenemez" diye konuştu.

"TÜRKİYE, TÜM ENERJİSİNİ VE KAPASİTESİNİ BEKASINA YÖNELİK MESELELERE AYIRMASI GEREKEN ÇOK HASSAS BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR"

Ülkenin ve dünyanın sıcak gündeminden kopan bir partinin, dış politika ve güvenlik başta olmak üzere milli konularda inisiyatif alamayacağına dikkat çeken Erdoğan, "Türkiye, tüm enerjisini ve kapasitesini bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas bir dönemden geçiyor. Stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan 'Terörsüz Türkiye' sürecimizin hedefine suhuletle ulaşması için uzlaşıya, iş birliğine, birlikte çalışma ruhunun geliştirilmesine ihtiyacımız var. Milletin sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak hep beraber, özellikle yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım. CHP dahil, grubu bulunan tüm partilerin, bu dönemde yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini bekliyoruz. Hangi görüşte olursa olsun milletimizin siyaset kurumundan talebinin de bu yönde tecelli ettiğini müşahede ediyoruz" değerlendirmelerinde bulundu.

Milletin siyasetçilerden şahsi ikbal kavgası vermelerini değil, sorunlarıyla hemhal olmasını istediklerini aktaran Erdoğan, "Ana muhalefet partisi başta olmak üzere herkesi, bu noktada sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Meseleye bu zaviyeden bakan bütün siyasi aktörlere de şimdiden teşekkür ediyorum" dedi.

"GAZZE’DE HAYATA TUTUNMAYA ÇALIŞAN 2 MİLYON MASUM SİVİL TAMAMEN AÇLIĞA, SUSUZLUĞA VE İLAÇSIZLIĞA MAHKÛM EDİLDİ"

İsrail’in, Filistin’de sürdürdüğü işgal ve katliam politikalarının, 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçtiğini; toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştüğünün altını çizen Erdoğan, "620 gündür artarak devam eden vahşette, çoğu çocuk ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti, 128 binden fazla kardeşimiz yaralandı. İsrail’in saldırıları şu anda, çok daha vahim, çok daha barbarca bir boyut kazanmış durumda. Yüzde 80’i enkaz halinde olan Gazze’de hayata tutunmaya çalışan 2 milyon masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkûm edildi. Bu yetmezmiş gibi İsrail, yardım dağıtım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi yağdırıyor, bomba yağdırıyor; her gün, açlıktan kıvranan yüzlerce insanı vurarak alçakça katlediyor. İkinci Dünya Savaşı’nın en dehşetli fotoğrafları, videoları, bugün Gazze’den gelen görüntüler yanında, inanın çok ama çok masum kalıyor" şeklinde konuştu.

"NETANYAHU, SOYKIRIM SUÇUNDA ZALİM HİTLER’İ ÇOKTAN GERİDE BIRAKMIŞTIR"

Avrupa’daki o holokost sürecinde, Gazze’deki kadar dehşetli, Gazze’deki kadar acı, insanlık dışı, vicdan dışı, Gazze’dekine benzer görüntüler oluşmadığını söyleyen Erdoğan, "Netanyahu, soykırım suçunda zalim Hitler’i çoktan geride bırakmıştır. Umarız, akıbeti aynı olmaz. İnşallah, er ya da geç, uluslararası bağımsız bir yargının önüne çıkar, bütün yaptıklarıyla yüzleşir ve işlediği cinayetlerin ve katliamların hesabını ahirete kalmadan bu dünyada verir" ifadelerine yer verdi.

"İRAN’IN, İSRAİL’İN BU HAYDUTLUĞU KARŞISINDA, BU DEVLET TERÖRÜ KARŞISINDA, KENDİSİNİ SAVUNMASI SON DERECE DOĞAL, MEŞRU, HUKUKİ BİR HAKTIR"

İsrail'in, bir yandan Gazze’de soykırım suçu işlerken, diğer yandan Lübnan’a, Suriye’ye ve Yemen’e saldırdığını, buralarda sivilleri katlettiğini ifade eden Erdoğan, "Batı Şeria’da her gün sivil yerleşim yerlerine saldırıyor, oralarda masumları öldürüyor, oraları adım adım işgal ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, İsrail, İran’daki bazı hedeflere saldırarak, İran içinde suikastler düzenleyerek, haydutluk sahasını biraz daha genişletti. Şunu en başta söylemek mecburiyetindeyim. İran’ın, İsrail’in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında, kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır. İran; hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır. Üstelik bu saldırılar, İran’ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden, tam olarak terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında, ne yazık ki, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta bazıları, maalesef, bu haydutluğa alenen destek vermektedir" açıklamalarında bulundu.

(İHA)

Muhabir: Niğde Haber