AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP'nin İstanbul İl Kongresi'nin İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından iptal edilmesine ilişkin, "Görüldüğü kadarıyla CHP yönetimi alınmış ve daha önceki bir CHP il yönetimi oraya ihtiyati tedbir açısından, kayyum olarak değil, koyulmuş yani. Yargı süreci devam ediyor" dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken parti genel merkezinde açıklamalarda bulundu. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılışta iç ve dış politikanın yanı sıra Çin seyahatine dair değerlendirmeler yaptığını söyledi. MYK’nın birinci gündeminin, Netanyahu hükümetinin her geçen gün daha fazla katliam yaparak Gazze'deki soykırımı devam ettirmesi olduğunu belirten Çelik, "Dünyanın gözü önünde Gazze'nin işgal edilmesine dair talimatlar verildiği ve buna göre hareket planları hazırlandığı açık bir şekilde ifade ediliyor. Bu doğrusunu söylemek gerekirse Nazilerin yaptığı cinayetleri bile geride bırakacak, insanlık tarihinin en hunharca, en barbarca katliam siyasetinin, soykırımın bir örneğidir. Bunu gerçekleştirenlerin eninde sonunda bir insanlık mahkemesinde yargılanması, insan haysiyetinin, insan onurunun ve insanlık adına var olan bütün değerlerin gereğidir" diye konuştu.

ABD YÖNETİMİNİN FİLİSTİNLİ YETKİLİLERİN VİZELERİNİ İPTAL ETMESİ SON DERECE YANLIŞ OLMUŞTU

Bütün dünyada Filistin'in tanınması yönünde çok anlamlı, çok değerli bir hareketlilik de olduğunu aktaran Çelik, "Tam bu hareketlilik karşısında ise ABD yönetiminin Filistinli yetkililerin vizelerini iptal etmesi son derece yanlış olmuştur. Birleşmiş Milletler gibi meşru otoriterlerin, devletlerin sesini duyuracağı bir platformun işlevsizleşmesi ve zemininin kaybolması anlamına gelmektedir bu. Dolayısıyla gerek Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın gerek diğer yetkililerin vizelerinin iptal edilmesi adaletsiz ve hakkaniyetsiz bir karardır. Bu uluslararası hukuk, meşru zeminler, Birleşmiş Milletler zemininde artık zaten büyük oranda yıpranmış olan objektif yaklaşımların, görülmeyen objektif yaklaşımların, tamamen berhava olduğunu, tek taraflı olarak bir takım işlemlerin yapıldığını göstermektedir. Bu karardan geri dönülmesi gerekir. Çünkü Filistinlilerin sesinin duyurulması, her meselede olduğu gibi Filistin meselesinde de saldırıya uğrayanların, soykırıma maruz kalanların sesinin duyulması meselenin doğası, hakkaniyetin ve adaletin gereğidir. Tabii bu olmadığı takdirde, vizelerin iptali ile ilgili karar düzeltilmediği takdirde, orada pek çok devlet başkanı, hükümet başkanı Filistin'in sesi olacaktır. Kuşkusuz bu konuda, Filistin'in gür sesi olma konusunda en gür ses Sayın Cumhurbaşkanımızdan çıkacaktır" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bütün konuşmalarında, Filistin davasını en yüksek sesle haykırdığına dikkat çeken Çelik, "Dolayısıyla bu sene de Cumhurbaşkanımızın konuşması başta olmak üzere, pek çok liderin konuşmasıyla birlikte Filistin davası Gazze'de Netanyahu hükümetinin gerçekleştirdiği soykırım Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na damgasını vuracaktır. Bu artık devletlerin meselesi olmayı çoktan aşmıştır. Bu bir katliam şebekesiyle insanlık ittifakı arasında bir meseledir. İnsanlık ittifakı eninde sonunda değerlerin kazanımı, medeniyetin kazanımlarının korunması için bu katliam şebekesini yenmek zorundadır. Dolayısıyla hep beraber Sayın Cumhurbaşkanımızın, Filistinli yetkililere izin verilmese bile Sayın Cumhurbaşkanımızın yapacağı konuşmanın, Filistin'in en gür sesi olarak Birleşmiş Milletler'de ve bütün dünyada yankılanacağını görüyoruz, değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'NİN SAVUNMA SANAYİSİNİN GELDİĞİ NOKTAYI MANŞETLERİNDEN İNDİREMİYORLAR"

30 Ağustos Zafer Bayramı'nı içinde barındıran Zafer Haftası kapsamında birçok önemli gelişmenin de yaşandığını aktaran Çelik sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"En önemlilerinin başında Çelik Kubbe ile ilgili geldiğimiz nokta söz konusu oldu. Bütün dünyada yankılandığı gibi ülkemizin savunması açısından da son derece önemli bir eşik geçilmiş oldu. Görüldüğü gibi geçmişte sıradan bir tabanca almak için başvurduğumuzda bize bunları bile vermeyenler, ambargo uygulayanlar bugün Türkiye'nin savunma sanayisinin geldiği noktayı manşetlerinden indiremiyorlar. Tabii bizim savunma sanayimiz kimse için bir tehdit değil. Kendi milli güvenliğimiz için bunu gerçekleştiriyoruz, bu başarılara imza atıyoruz. Geldiğimiz noktada, dünyanın barbarlık tarafından teslim alınmaya çalışıldığı ve Türkiye'nin etrafında neredeyse dünyadaki çatışmaların yüzde 70'e yakınının gerçekleştiği bir ortamda ve büyük potansiyel krizlerin var olduğu bir ortamda, savunma sanayimizin geldiği nokta tabii ki gurur vericidir. Bu bakımdan Çelik Kubbe'nin dünyada bu kadar yankılanması, herkesin aslında bütün bu meseleleri hem okumakta hem de bunlara karşı savunma sanayi açısından somut tedbir almakta çok geç kaldıklarını itiraf ettiği bir noktada Türkiye'nin öngörüsünün, Cumhurbaşkanımızın vizyonunun Türkiye'yi içinde tuttuğu hattın ne kadar kıymetli olduğu bir kere daha görülmektedir."

"TÜRKİYE'NİN GÜCÜ KİMSE İÇİN TEHDİT DEĞİLDİR"

Bazı komşu ülkelerin, Türkiye'nin yerli entegre hava savunma sistemi Çelik Kubbe'ye dair endişeli açıklamalarına ilişkin Çelik, "Tabii bazı komşu ülkeler, Türkiye'nin Çelik Kubbe'de attığı imzanın kendileri için tehdit oluşturduğunu söylüyor. Onlara bir kere daha ifade ediyoruz. Türkiye'nin gücü kimse için tehdit değildir. Türkiye'nin gücü barışın teminatıdır. Ama Ege'de, Akdeniz'de, başka yerlerde hiç kimsenin yanlış işler peşinde koşmaması lazım. Meseleleri masada, müzakereyle, diplomasiyle halletmemiz lazım. Bu işlerin sahaya kalmaması lazım. Dünyanın zaten büyük streslerle yüklü olduğu, büyük fay hatlarının tetiklendiği bir dönemde daha fazla strese ve fay hattının tetiklenmesine gerek yok. Onun için biz komşularımızla barış içerisinde ve 'herkesin güvenliği bizim güvenliğimizdir, herkesin refahı bizim refahımızdır' ilkesiyle hareket ediyoruz. Kimsenin güvenliğinde bir zaafa düşmesini, kimsenin refahtan mahrum kalmasını arzu etmiyoruz. Topyekun bir barış, topyekun bir refah peşinde koşuyoruz" dedi.

Mavi Vatan vurgusunun ve bu konuda atılan adımların son derece önemli olduğunun altını çizen Çelik, "Bu sene TEKNOFEST gençliğini Mavi Vatan'la buluşturan TEKNOFEST Mavi Vatan'ın hayata geçirilmesi de bu konudaki gelişmelerin gün yüzüne çıkması, gençlerimizin bu alandaki çalışmalarının teşvik edilmesi bakımından son derece önemlidir. Milli Savunma Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'yla birlikte TEKNOFEST'in bu sene Deniz Kuvvetlerimizle birlikte böylesine kapsamlı bir şekilde yapılmış olması, aslında Türkiye'nin Mavi Vatan vurgusu ve Mavi Vatan'ın geleceğine dönük olarak etrafımızdaki denizlerde oluşan kaynamalara karşı, daha büyük meydan okumalara karşı hazırlıkları açısında da son derece önemlidir. Burada gençlerin yaptığı çalışmalar, orada ortaya konulan icatlar, kazanımlar geleceğe denizlerde de damga vuracağımızı göstermesi bakımından önemlidir. Tabii sık sık kahraman Silahlı Kuvvetlerimize gerek devlet kurumlarımız tarafından, savunma sanayi kurumlarımız tarafından, gerek diğer alanlarda bu teslimatların yapılması, bunların birleşik ve entegre bir şekilde gündeme gelmesi, önümüzdeki dönemin önümüze gelecek meydan okumaları açısından son derece kıymetli sonuçlar doğuracaktır" açıklamalarında bulundu.

"Terörsüz Türkiye" sürecine değinen Çelik, "Biliyorsunuz Sayın Devlet Bahçeli'nin tarihi çağrısı Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet başkanı olarak koyduğu iradeyle Cumhur İttifakı bu konuda yekpare bir şekilde bu konuyu sonuca ulaştırmaya kararlı olduğunu süreci başlatan taraf olarak da ifade etmiştir. Cumhur İttifakı'nın buradaki duruşu net bir şekilde bütün gelişmelerle bir şekilde doğrulanıyor. Ne kadar kıymetli olduğu görülüyor. Cumhur İttifakı'nın yanı sıra tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına talimat vermesiyle birlikte bu süreçle ilgili olarak aynı zamanda bir devlet politikası haline gelmiştir. Yine burada Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin PKK terör örgütünün fesih ve silah bırakmasıyla ilgili yol haritası oluşturması ve dayanak oluşturması, yasal dayanak oluşturmasıyla ilgili bir komisyonun kurulmuş olması Yüce Meclis'in buraya katılan partilerle birlikte siyasi partilerin desteğini de alacak şekilde sürecin yürütülmesine imkan vermektedir. Tabii komisyon vesilesiyle komisyonun asıl odağının PKK'nın fesih ve silah bırakması olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Bunun dışında başka konuların öne çıkarılmaya çalışılması PKK'nın fesih ve silah bırakılması gündeminin perdelenmesi, örtülmesi ya da aksatılmasına dönük bir takım gündemler ve ajandalar olarak gündeme gelmektedir. O daha bu işin tabii ki silah bırakma ve fesih sürecinin gerçekleşmesidir" diye konuştu.

"PKK terör örgütünün bütün şube ve uzantılarıyla, bütün illegal yapılarıyla, bütün finans odaklarıyla ve propaganda merkezleriyle bu Terörsüz Türkiye ve aynı zamanda Terörsüz Bölge sürecine uygun olarak yapılan çağrılar çerçevesinde silah bırakması ve kendisini feshetmesi gerekir" diyen Çelik, "Bunun dışında herhangi bir şekilde bu odağın kaybına yol açacak davranışların aslında 'Terörsüz Türkiye' söylemini kullanmakla birlikte bu süreci akamete uğratacak davranışlar ve söylemler olduğunu ifade etmek isteriz" diye konuştu.

Tarihte Bugün
Tarihte Bugün
İçeriği Görüntüle

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MYK’nın açılış konuşmalarında 'Terörsüz Türkiye' konusunda bir odak kaybı yaşanmaması gerektiğini bazılarının odak kaybı yaşadığını ve bu gündemlerin doğru olmadığını ve bir odak kaybı yaşanmaması gerektiğini ifade ettiğini söyleyen Çelik, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yaptığı açıklamalarının hem komisyonla ilgili hem Suriye'yle ilgili son derece önemli olduğunu vurguladı.

(İHA)

Muhabir: Niğde Haber