21. Yüzyılda artık ülkeler arası sınırların önemini kaybettiği bir çağda bağımsız bir ülke olarak yaşamını sürdürmek kolay bir iş değildir. Çünkü iletişimin çok kolay sağlandığı, dijital bir dünyanın hayatımızın her köşesine girdiği bir dönemi yaşıyoruz. Dünya küreselleşiyor ve teknoloji ile birlikte küçülüyor.
Artık pazarlar, dükkânınızın bulunduğu muhitle sınırlı değil. Dükkânınızdan, evinizden ya da hareket halindeyken bilgisayarınızdan, tabletinizden ya da cep telefonunuzdan dünyanın öbür ucuna mallarını pazarlayabilirsiniz. Mallarınızı pazarlamak için küresel bir ticaret ağı kurabilirsiniz. Eğer finans piyasalarına girmek istiyorsanız mesela tasarruflarınızı değerlendirmek istiyorsanız dünyada istediğiniz bir ülkenin isteğiniz bir şirketinin hisselerini satın alabilirsiniz. Ya da finansal kaynağa ihtiyaç duyarsanız dünyanın her hangi bir ülkesinde herhangi bir banka ya da finans kuruluşlarından borç ya da kredi alabilirsiniz. Ya da bir ülkeye finansal operasyon çekebilirsiniz. Dijital imkânlarla hedef ülkede bulunan döviz rezervlerini o ülkeden çıkartarak ekonomik krize sokabilirsiniz. Bütün bunun örneklerini yakın tarihlerde birçok ülkede gördük.
Günümüzde enerji elektrik, doğalgaz ve petrol gibi kaynaklarla elde edilirken teknolojinin gelişmesi ile birlikte nükleer enerji bütün bu saydığımız diğer enerji başlıklarını değersiz hale getiriyor. Atomu bir enerji kaynağı olarak kullanmak dünyada petrol ve doğalgaz rafinerilerini elinde bulunduran birçok ülkeyi değersiz hale getirecektir.
Dijital çağ ile birlikte ülkeler arasındaki savaşların şeklide değişmeye başladı. Masa başında birileri bir ülkenin finansal, güvenlik ve benzeri bütün ağlarını bir siber saldırı ile çökertebilir koca bir ülkeyi hareketsiz bırakabilir ya da açık hedef haline getirebilir. İçinde bulunduğunuz çağ savunma sanayiinde de önemli bir devrimlere gebe odu ve olmaya devam edecek. Artık orduların büyüklükleri asker sayılarına tank uçak sayılarına göre değil dijital silah ve savunma sistemlerine sahip olmalarına göre değişecektir. Artık masa başından bir düğmeye dokunmakla birçok uçak birçok tank ya da büyük bir ordu imha edilebilecektir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte biyolojik silah diye bir şey gelişti ve gelişmeye de devam ediyor. Yeni dünya düzeninde ülkeler ve ittifaklar arasındaki savaşlarda laboratuvarlarda kurgulanmış biyolojik silahlar kullanılacaktır. Bu biyolojik silahlar kitlesel ölümlere sebebiyet verebilecektir. Bu biyolojik silahlar insan sağlığını tehdit ettiği gibi küresel ekonomiyi de yeniden şekillendirecektir.
Siyaset ve sosyal organizasyonlar eskiden olduğu gibi fiziksel ziyaretlerden bulunmak yerine sosyal medya aracı ile gerçekleşecektir. Artık sosyal medya ile kısa bir sürede kısa harcamalarla çok büyük kitlelere ulaşılabilecektir. Vermek istediğiniz siyasi mesajları ya da toplumsal mesajları sosyal medya üzerinden hedef kitlelere anında ulaştırabileceksiniz. Mitingler dâhil olmak üzere birçok toplantı ve organizasyonlar canlı olarak internetten yapılabilecek duruma şimdiden gelmiş durumdadır. Sosyal medyadan verilen mesajlar birçok kişi ya da grupları harekete geçirebilme kabiliyetini şimdiden görmekteyiz. Yeni dünya ile siyaset ve siyasetçi figürü ile birlikte seçimler ve seçmenlerin tercihleri de değişecektir. Hatta seçimler dijital ortamlarda gerçekleşecek, oy verme işlemleri internet üzerinden yapılarak sonuçlar anında açıklanabilecektir.
Yine aynı şekilde bürokrasi ve devlet yönetimi de değişecektir. Eskiden olduğu gibi kırtasiye yükünden kurtulmuş ve anında işlem yapılabilen ve yetki kullanılabilen bir devlet yönetimi ve bürokrasi anlayışına doğru hızla ilerlemekteyiz. Devletimizde artık elektronik devlet ya da dijital devlet olarak kendi yenilemeye çoktan başladı. Ama bu bir süreç olduğu için ve bilim neredeyse zamandan daha hızlı ilerlediği için gerekli ARGE çalışmalarına devletimiz de hız vermelidir.
İstihbarat toplamak çok kolay bir hal alacak hemen hemen hiç bir şey gizli kalamayacak duruma gelecektir. Dijital imkânlar ile teknolojiyi her alanda kullanan bir istihbarat organizasyonu insan kaynağına ihtiyaç duymadan birçok istihbaratı kolayca elde edebilecektir. Böylelikle devletler aldıkları istihbarata karşı devletlerinin ve uluslarının lehine hareket edebilme kabiliyetini yakalayacaklardır.
İşte böyle bir dünyada bağımsız kalabilmek için her şeyden önce çağı yakalamak önem arz etmektedir. Peki, çağı nasıl yakalayacağız. Şu prensiple çağı yakalayacağız o da “değişmeyen tek şey değişimdir” ilkesi ile teknolojik üretimlere önem vereceğiz ve üretimimizi dijital çağa göre programlayacağız. Dijital dünyayı anlamakta gecikmek demek çağın gerisinde kalmaktan başka bir şey olamayacaktır. Bütün bu dijital gelişmeleri yerli ve milli olarak dışarıdan ithal etmeden yapabilmek bizim ne kadar bağımsız olabildiğimizle paralel bağlantılı olacaktır.
Artık bağımsız olabilmek için finansta, enerjide, savunma sanayiinde, istihbaratta ve teknolojide kendi kendimize yetebilir düzeyde olmamız gerekir. Bu saydığımız konularda dışarıya bağımlı oldukça tam bağımsızlıktan söz edebilmek güçlenecektir. Gelecekte güçlü ve tam bağımsız bir Türkiye istiyorsak yapacağımız tek şey dijital dünyaya yatırım yaparak teknolojiyi üretmenin yollarına bakmak olacaktır.