Fransa’da sarıydı isyanın rengi, İtalya’da siyah, Şili’de kırmızı.
Ve Afganistan’da MOR.
Afgan kadını artlarına bile bakmadan kaçan erkeklerine inat; otoriteye, bağnazlığa, vahşi yaptırımlara, özgürlüğün ihlaline karşı direniyor Afgan kadınları.
Taliban belki pek çok şeyi biliyor, başta da silahları ve savaşmayı ama bir şeyi bilmediği kesin o da kadının isyanını görmezden gelmenin ne demek olduğunu bilmiyor.
Afgan kadını artlarına bile bakmadan kaçan erkeklerine inat direniyor. Özellikle de sosyal hayattaki kazanımları ve kıyafetleri ile alakalı yönlendirmeye. Her ne kadar Taliban “karışmıyoruz” dese de aba altından gösterilen sopaları biz buradan bile görebiliyoruz. Burka, İslam’ın “böyle olacak” diye tayin ettiği bir giysi olmamakla birlikte Afganistan’a özgü milli bir simgedir. Diğer örtünme şekillerinden farkı yüz hatlarını da başa giyilen kafesli bir örtü ile gizleyen ağırlıkla mor renkli kadın giysisidir. Kimi Afgan kadınlarının tercihi olmasına kimse karışamaz, onu giymek de bir özgürlüktür.
Lakin “kimse gördüğünden geri kalmasın” diye bir söz vardır ya o misal, Afgan kadını da özellikle 1978-92 yılları arasında iktidarda olan Sosyalist Afganistan Demokratik Halk Partisi’nin tanıdığı özgürlüklerin verdiği sosyal rahatlığı geri istiyor ki bu da en doğal haklarıdır.
Şayet internette Afganistan’ın dünü - bugünü üzerine bir sörf yaparsanız kadınları daha iyi anlayacaksınız.
Afgan kadını artlarına bile bakmadan kaçan korkak erkeklerine inat direniyor. Afgan kadının meselesi sadece burka falan değil. 20 yılda elde ettiği tüm kazanımların elinden alınacağı endişesi ile sokaktalar, direniyorlar. Sokak ortasında kırbaçlanmaktan korktukları için direniyorlar, erkekleri olmadan ve tamamen kapanmadan evden çıkamama yasağının gelmesinden korktukları için direniyorlar, kamusal alanlarda konuşmanın yasaklanacağı korkusuyla direniyorlar, 1996 yılında Taliban’ın bir kadını sırf parmağına oje sürdü diye öldürdüğü için korkuyorlar.
Afgan kadını, tüm bu kazanımlarını kaybetmemek için arkalarına bakmadan kaçan korkak erkeklere inat meydanlarda direniyor.
Fakat o kadınlar da biliyor ki Afgan toplumunun içinde de Halide Onbaşılar (Edip), Kara Fatmalar, Çete Emir Ayşeler, Gördesli makbuleler, Jan D’arclar, Malala Yousufzailer vardır.
Afganistan’daki “Mor İsyanı” tüm dünya kadınları ile birlikte destekliyorum. Bu arada bir yolunu bulursam da Shelia Rowbotham’ın yazdığı “Kadınlar Direniş ve Devrim” kitabını Afganistan’daki mevcut hükümete göndermek isterim.