Araştırmacı Tarihçi Yusuf Biltekin, Niğde’nin köy ve beldelerine yaptığı ziyaretlere ilişkin tarihi ve doğa güzelliklerini içeren notlarını sık sık hem kendi sosyal medya adreslerinde hem de basında çeşitli yayınlarla okuyucu ve tarih meraklılarıyla paylaşıyor.
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Murtaza Köyü gezi notlarını ve gezi izlenimlerini Niğde Haber Gazetemizle paylaştı.
BİLTEKİN’İN KALEMİNDEN YOLCULUK
Bu hafta sonu Niğdeli Şair ve Yazar Mehmet Baş ile birlikte Çiftlik ilçesine bağlı Murtaza köyüne gitmeye karar verdik. Niğde çarşıda buluştuktan sonra Yeşilburç köyü içinden geçip hiçbir yola sapmadan Taşlıca ve Tepeköy köyleri yanlarından geçip tarih ve edebiyat sohbetleri ederek Ketençimen yaylasını gördükten yaklaşık on dakika sonra Murtaza köyü yazan tabelayı gördük ve sağa saptık. Murtaza köyünün inişli çıkışlı yollunu takip etmeye başladık. Bizi ilk önce köyün göleti karşıladı. Yolun kenarında akan sular eşliğinde köyün merkezine geldik. Yol kenarında patates ekili tarlalar gördük. Köyde büyükbaş hayvancılık yaygın olmalı ki tarlalara büyükbaş hayvan gübresi serpilmiş. Köyün içinde kesme taşlardan yapılmış bir cami bulunmakta. Köy filmlerdeki gibi köyün içinden akıp giden ırmak, eski taş evler ve uzun uzun kavak ağaçları… taş evler genelde kemerli olarak inşa edilmiş ama yeni yapılan evlerde kemer pek kullanılmamış. Köyün içindeki yolu takip ederek Hacıabdullah beldesine doğru yöneldik ama bahsettiğim beldeye girme işini sonraya bıraktık çünkü bizi sağ tarafta sarp kayalıklara yapılmış devasa bir kale karşıladı. Patikayı takip ederek kaleye çıkmaya başladık.
KAYAYA CANAVAR KAYA İSMİNİ VERDİK
Kale galiba geçmişte obsidyen atölyesi olarak kullanılmış çünkü kale yolu üzerinde sayısız obsidyen taşı gördük. Obsidyen taşı tarihi önemi olan bir madde çünkü dünyanın ilk ticaret ürünü olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu taş ok ve mızrak ucu olarak kullanılmıştır. Obsidyen taşı siyah ve camı andıran bir yapıda işlendiği zaman cerrah neşterinden daha keskin olabiliyor. Asıl muhabbete dönelim kaleye tırmandık surlarını bir kısmı dimdik ayakta. Kale burcunun içine girdik ve sesimiz yankı yaptığına şahit olduk. Kale sarp kayalılar üzerinde yola ve çevresindeki yerleşim alanlara hâkim konumda. Köyün ismi de kale komutanı Murtat’tan gelmektedir. Köyde anlatılan hikâyeye göre tarihte köyler arasında su sıkıntısı yaşanmış ve bu sıkıntıyı Murtat çözmüş. Kaleden inerken karşımıza ilginç bir kaya çıkıyor. Kaya ağzı ve iki gözü olan bir yaratığı andırıyor. Bu kayaya Canavar Kaya ismini verdik tabi bizden önce isim vermemişlerse. Kaleden indikten sonra aşağıda evi olan Hacı Nuri Amca ile karşılaştık. Dedesi Çanakkale’de şehit düşmüş ismi de: Mustafa oğlu Ali Osman. Hacı Nuri Amca İstanbul’da yıllarca yaşamış tarih ve edebi bilgisi olan birisi. Hacı Nuri Amca bize Şair Orhan Şaik Gökyay’ın Bu Vatan Kimin şiirinden bir dörtlük okudu. Havı Nuri Amca ile sohbet ederken kendisinin 83 yaşında 48 torunu olduğunu öğrendik. Yaşına göre oldukça sağlıklı ve enerjik bu yapısı geçmişte ata sporumuz güreşle ilgilendiğinden olsa gerek. Hacı Nuri Amca’nın numarasını aldık bir daha erken vakitte geldiğimiz takdirde bize tarihi su değirmenini gösterecek.
(Dahi GEDİK)
Araştırmacı gözüyle Murtaza Köyü
Bunlar da ilginizi çekebilir