Öğretmenlik bir hayat tarzdır. Akla, mantığa ve sevgiye dayanan bir dünya görüşüdür. Bilgi ve karakter ideal bir öğretmenin portresini çizen iki esaslı renktir. Öğretmenlik bir tesir mesleğidir. Öğretmenlik yapılmaz yaşanır. ( Özellikle bu son cümle ne kadar bir slogan gibi olsa da aslında olması gereken budur. Öğretmenliği sadece bir meslek olarak görmek hastalıklı bir düşüncedir. )  İdeal öğretmen şahsiyetiyle davranışlarıyla, okul içi ve okul dışı ayırt etmeksizin hayatının bütünü ile örnek olan, etrafına ilham kaynağı olan insandır. Öğretmenlik bir meslekten çok daha fazlasıdır. Bilgi ister, mesleki hazırlık ister fakat hepsinin üstünde öğretmenlikte birmürebbi ruhuna ihtiyaç vardır. Bu ruh doğuştan gelmez, sonradan kazanılır. Başkalarını eğitmeden önce kendini eğitmekle elde edilir. Öğretmen her çeşit düşünceye uygar biçimde yaklaşan, hoşgörü sahibi bir bilim insanıdır.​
Öğretmen bilgiye ve ahlaka dayalı başarılı bir hayatı basamak basamak çıkarak zirvelere ardında bırakır, herkesin sevgisini, şükranını, güvenini kazanarak vicdanı huzurlu olarak ışıkla bütünleşir ve Nirvana’ya ulaşır.
Bir öğretmenin görevinden uzaklaşması ve hastalıklı bir yaşam biçimine kendisini kaptırması yurdun ve ulusun yaşam hakkını tehlike altına almak demektir. Eğitim yuvaları ne bir bina, ne bir eşya, ne de içerisinde insanların çalıştığı bir müessesedir.  Okul toplumun bir parçası, nesillerin içinde filizlendiği müstakbel bir Türkiye’dir. 
Aydın ve sağlam bir öğretmen, iyi ve doğru bildiği her şeyi yapmayı, bunun aksine temayüllere, mukavemet etmeyi vazife bilir. Sözleri ile hareketleri arasında tam bir uyum vardır. Onun vazifesi demokrasiyi ve insan haklarını tanıyan, seven, koruyan hür fikirli nesiller yetiştirmektir.
Öğretmen hayatı muvazeneli bir hayattır. İş yaşamıyla, sosyal yaşamıyla, öz yaşamınla yaptıkları ve söyledikleri birbirine uyan ölçülü bir hayattır onunkisi. Peki, böyle bir hayat mahrumiyet midir? Asla aksine mutluluğa götüren en kısa kestirme yoldur. Ruh sağlığı bilimi bize öğretiyor ki, dengeli bir hayat insanlarda ruhi komplekslergörülmemektedir. Bu kişiler mutluluğa en çok yaklaşan ve ulaşan kişilerdir. O halde öğretmenlik gerçek manasıyla ve ölçüleriyle anlaşılır ve yaşanırsa insanlığı mutluluğa götürür.
Eğitim güneş ışınları gibi elle tutulmaz fakat ısıtır, renklendirir, insanlara hayat ve güç verir ancak etkileri hemen görülmez bunun için nesillerin değişmesi gerek ki ancak bu şekilde eğitimin meyvesi alınabilir.  Cumhuriyet eğitiminin en büyük başarısı, dünyadaki görevlerini kavramış, daha iyi, daha güzel, daha ileri ve mutlu bir hayat arzulayan nesiller yetiştirmek olmuştur.
Cumhuriyetin 100. yılına yaklaştığımız şu günlerde, mücadele yıllarından ülkemiz muasır medeniyetler ufkuna yükselmiş, bu köyde, kasabada, şehirde emeklerini esirgemeden fedakârca işlerini seve seve yapan öğretmenler sayesinde olmuştur. Gelecekte mesleğinin özünü kavramışolan nice öğretmenler ülkemizi daha ilerilere taşıyacaklardır.
Âdem gerek ki adını âlemde andıra
Âlemde ad kalır u âdem gelir gider.
Mesleğini davası yapan, bunu hakkıyla yerine getiren tüm öğretmenlere selam olsun…

​​Muallim Yahya Karaca