Uzman Psikolog B. Levent YAĞMUROĞLU yazdı : Anksiyete nedir? Günlük hayatta hangi seviyedeyken gereklidir? - Niğde Haber Gazetesi

Kaygı bozukluğu toplumun yüzde 18 inde yer alan, psikolojide anksiyete olarak bilinen bir bozukluktur. İleri derecede anksiyete bozukluğu kişiyi rahatsız etmekle birlikte, aile ve sosyal ilişkilerini etkiler ve yaşam kalitesini de fazlasıyla düşürür. Bu ruhsal rahatsızlığın  temelinde yatan duygu ‘’kaygı’’ nedir? Önce ondan bahsedelim.
Kimi zaman kendimizi korku veya tehdit altında hissederiz. Bir kaza atlattığımızda, sınava girmeden önce, toplululuk önünde konuşma yapmadan önce vs. günlük hayatta çoğu zaman bu durumları  yaşarız. Bu durumları yaşayan bireylerde, kalp atışında hızlanma, avuç içinde terleme, konuşmada tutukluluk vs görülebilir. Peki günlük hayatta, hangi düzeyde kaygı insan için gereklidir? Hangi durumlarda anksiyete bozukluğu teşhisi konulabilir?
İnsanoğlu varlığından beridir kaygı duygusunu yaşadı ve yaşamaya devam da edecektir. Önceleri avlanırken vahşi doğada hayatta kalma, vahşi hayvanlara yem olmama kaygısı yaşarken, günümüzde iş hayatında başarısını düşürmeme, yaşlanırsam yanımda kim olacak ya da maddi endişeler gibi günümüz modern kaygılarına evrildi. Bu bağlamda genel olarak, kaygıyı,  kişinin, tehlike oluşturabilecek durumlara karşı verdiği ruhsal ve fiziksel tepkileri olarak adlandırabiliriz. Bu verilen ruhsal veya fiziksel tepkiler, normal  seviyedeyken kişinin dış çevreye uyumunu sağlamakla birlikte tehlikeye karşı uyarıcı ve harekete geçirici rolü vardır, yüksek seviyedeyken de anksiyete bozukluğu olarak tanımlaanır. Yani beklenen panik verici olay sona erdiğinde bile yaşam kalitesini düşürecek şekilde kaygı hala devam ediyorsa anksiyeteden bahsedebiliriz. Örneğin; ormanda yürürken vahşi bir hayvanla karşılaşıldığında ‘’kaygı’’ organizmaya ‘’kaç’’ mesajı verir. Kaslara daha fazla oksijen gitmesi için, kalp atışı ve nefes alışverişi hızlanır. Böylece birey daha hızlı hareket edebilir.Temelinde, normal seviyede kaygı, dış tehlikelere karşı organizmayı korur, yaşamın devamlılığını sağlar.
Travmatik bir olaydan, genetik aktarımdan veya tıbbi nedenlerden dolayı birey, kaygıyı, yaşam kalitesini düşürebilecek, yüksek seviyelerde hisseder.Bu bireyler genelde buna benzer durumları yaşarlar; Çocuğum okula gidebildi mi? Bir kaza geçirmiş olabilir mi? İşleri halledebilecekmiyim? Telefon geldi eyvah kötü haber alabilirim. Sokağa çıkınca başıma kötü bir şey gelebilir.Genelde ortalama yaşlarda (30lu) ve erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülebilmektedir.Obsesif kompulsif bozukluk(takıntı hastalığı), Panik atak, travma sonrası stres bozukluğu, fobiler sık rastlanan anksiyete türleri olarak bilinir. Genel olarak belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz: gerginlik,sinirli olma durumu, panik duygusu, kötü bir şey olacak hissi, terleme, nefes alışverişinde hızlanma, odaklanamama,kendini zayıf veya güçsüz hissetme,sindirim sorunları.Araştırmacılar çocukluk yaşlarında yaşanan travmatik olayların da beynin, korku işleme mekanizmalarında hassasiyete sebep olduğunu, bireyin stres faktörlerine karşı aşırı duyarlı hale gelmesine sebep olduğunu ortaya koymuşlardır.Bu anksiyete bozuklukluklarının bazı risk faktörleri de vardır. Onları da şu şekilde; çocukluk çağındaki utangaçlık, tutukluluk, ekonomik kaynakların sınırlılığı, boşanma,stresli yaşam vb olarak sıralayabiliriz.
Anksiyetenin, oraganizmamızı hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkilediğini unutmayalım.Vücudumuzu düzenli bir şekilde hareket ettirmek, egzersizle veya sporla desteklemek anksiyete ataklarına iyi gelmektedir. Vücudun ihtiyacı olan gerekli uykuyu almasına özen gösterin.Gün ışığından faydalanmaya çalışın.
Anksiyete tedavisinde sıklıkla antidepresanlarla birlikte, psikoterapi uygulanmaktadır. Psikoterapide kişinin yüksek seviyede kaygı duymasına sebebiyet veren olumsuz düşüncelerin üzerinde çalışılarak, onları pozitif düşüncelere entegre etmeye çalışılır.Siz de fazla kaygılı olduğunuzu, bu durumun sosyal yaşamınızı ve ilişkilerinizi etkilediğini düşünüyorsanız, korku ve kaygıların artık kontrolünüzden çıktığınızı düşünüyorsanız bir uzmandan yardım almalısınız.